Bir Küpe, Bin Soru

Levent Çelik

Levent Çelik

Geçtiğimiz günlerde bir sınav sabahı yaşanan olay, sosyal medyada gündem oldu: Genç bir kız, küpelerini çıkaramadığı için sınav salonuna alınmadı. Sonuç? Hayalleri ertelendi, belki de geleceği etkilendi. Konu yalnızca bir aksesuar mıydı, yoksa kuralların katılığı mı?
 
Tuğba Özay`ın açıklaması dikkat çekti: “Nerede ne giyeceğini insanlar bilmeli. Bir sınava o kıyafetler ve takılarla gelinmemeli.” Şıklık ne zaman sınıra dayanır? Özgürlükle disiplin arasında kurulan bu çizgi, özellikle gençler için kritik. Genç bir birey, sınav sabahı motivasyon kaynağı olarak taktığı küpeleriyle cezalandırılmalı mıydı?
 
Sınav gibi kurumsal ortamlar elbette kurallarla yönetilir. Güvenlik gerekçesiyle takı ve metal aksesuarlar sınırlandırılabilir. Ancak bilgi eksikliği, uygulama sertliği ve empati yoksunluğu bu tür krizleri doğurur. Belki küpeler çıkarılamıyor diye sınavdan mahrum bırakmak yerine alternatif salonlarda sınav imkanı sağlanmalıydı.
 
Şıklık, kişinin kendini ifade biçimidir ama her ortamın bir dili olduğunu da unutmamalı. Bir sınav salonu, ciddiyet ve sadelikle konuşur. Bu sadelik sadece görsel değil, zihinsel bir hazırlığın parçasıdır.
 
Sonuçta mesele sadece bir küpe değil. Bu olay, sistemin insana ne kadar alan tanıdığıyla ilgili. Gençlerin hakkını korumak, empatiyi öne çıkarmak ve kuralları insanca uygulamak… İşte en şık tavır budur.