Geçme Katır Arkasına Teper. Zira Babası Eşek!

Ersoy BABA

Ersoy BABA

Merhaba değerli okurlarım.

Erzurum'da dönerci bir Hacı amca 10 Kasım'da Laiklik ile ilgili ileri geri bazı laflar etti diye sosyal medyada kıyametler koparıldı. Sonunda polis gidip bu Hacı amcayı gözaltına aldı. Emniyete götürülürken de ters kelepçe takılıp götürüldü. Devletin bu İsrailvari alıp götürme işlemi zaten kanun dışı. İfadeye çağrılır, gitmez ise polis eşliğinde alınıp götürülür. İfadeye çağırmadan yapılan bu davranış kimin korkusunadır anlamak mümkün değil. Bence bu; sosyal medyada ipini koparmış, bazıları yurt dışından organize olmuş, büyük kısmı da belli kesimlerce fonlanan trollerin gazını almak amaçlı yapılan bir zulümdür.

Allah'a ve o'nun Peygamberine ağza alınmayacak lafları edenlere bu muamele maalesef hiçbir zaman yapılmamıştır. Türkiye'de bile fikir özgürlüğü denip geçiştirilmiştir. Çünkü böyle durumlarda sosyal medyayı kilitleyen güçlü bir kesim değiliz. Cılız sesleri de savcılarımız pek dikkate almayıp soğutma ve unutturma yoluna gidiyorlar.

Sosyal medyada bu Hacı amca konusunda paylaşımlara bakmaya devam ettikçe karşımıza çıkanlara bakın:



-“Bu dönerciden alışveriş edilmemeli. Gidenlere engel olunmalı.”

-“Sadece orada yemek yememek yetmez; İnternet üzerinden yemek siparişi verilen kargo firmalarının listelerinden de çıkartılmalı.”

-“Sakallı birinin yemek pişirmesi hijyene aykırıdır. Belediye burayı kapatmalıdır”

-“O olmasa bu hacı o dükkanı açamazdı. Olmasaydı olmazdık!”

-“Bu tipin videoları sosyal medyada vardı. Koşa koşa gelip tereyağı döküyordu.

Sakalından dolayı o zaman da kanım ısınmamıştı.”

-“Lokantası iyice incelensin. Kim bilir ne hile hurda yapıyordur! Sahtekar SAKALLI”

-“Güzeldi bi keresinde yedim. Bu ülkenin adaleti yargısı solcular kullansın diye mi var?”

-“İflas edene kadar #boykot”

Ve benzeri hatta ağza alınmayacak küfürlerle dolu yüzlerce paylaşım ve yorum. Bu yorumlardan bazıları İsrail'e destek veren Yahudi markalarına yapılan boykotu önemsemeyip Hacı'ya boykot yapma derdinde. Maksadın 10 Kasım ya da Laiklik meselesi olmadığı bile belli. Adam “Hacı ve sakallı. Yani Müslüman.” Böylece İslam'a saldırabilme fırsatı var. Bunu değerlendirme derdindeler.

“Asaleti sakıt olandan etme şüphe-i şek. Geçme katır arkasına teper. Zira babası eşşek!”

Tamam onların derdi belli. Peki bizim emniyet ve hukuk sistemimiz neden böyle. Yollarda drift yapan aracı plakasıyla şikâyet edersiniz. 3-4 saat süren bu garabet eğlence aynı yerde devam eder ancak emniyet güçlerimiz ilgilenmez. Olay sosyal medyada paylaşılınca onlarca kamera incelenip suçlular evinden alınır, emniyete getirilir ve para cezaları kesilir.

Sokak düğünü yapılır. Sokak düğününde silahlar atılır. Saatlerce süren bu silah sesleri şikâyet edildiği halde düğün yeri boşalıp herkes evine gittikten sonra bile emniyet güçleri uğramaz. “Önemli işleri vardır. Vakit bulamamışlardır. Falan filan…”

Ancak silahla havaya ateş etme görüntüleri sosyal medyada paylaşılır paylaşılmaz bütün önemli işler kenara bırakılıp o kişiyi kamera takiplerinden sonra elleriyle koymuş gibi bulurlar ve yaka paça emniyete getirirler. Sosyal medyadaki bir paylaşım vatandaşın bire bir şikayetinden daha önemli ve hemen müdahale edilmesi gereken bir vakadır. Sosyal medyadan müthiş korkulur. Birileri bunu bizden önce keşfetmiş ve çok güzel değerlendirir olmuşlar. En basit olayları değerlendirip dine, devlete ve hükümete saldırmak için fırsat saymışlardır.

Bu sadece devletin korkusu değil. Şirketler de aynı korku ile yatıp kalkmaktadır. Bir akaryakıt firmasının pompacısını yaptığı sahtekarlıktan dolayı şikâyet ettiğinizde yüzünüze bakıp:

-“He, hee. Yetkililere ileteceğiz” deyip sallarlar. Aynı olayı sosyal medyada paylaştığınızda firmanın mağaza müdürü, il müdürü, bölge müdürü müthiş bir hızla ayrı ayrı arayıp telafi peşine düşerler.

Gelelim İsrail'e destek olan Yahudi firmaların ürünlerinin boykotuna. Bu konuda çok enteresan boykot yöntemi üreten z kuşağımız var. Bazıları fikir desteği veriyor. Bazıları da aktif enteresan eylemler yapıyor.

* Kudüs'te Mescid-i Aksa'ya Cuma namazına giden Müslümanların üzerine lağım suyu fışkırtmasına tepki olarak Starboks(!) ve benzeri restoranlarda yemek yiyenlerin üzerine korsan bir lağım püskürtmesi yapma fikri enteresan. Ancak doğru mu tartışılabilir.

* Bu restoranlara kutu içinde fareler getirip salma eylemi de enteresandır.

* Restorandın önüne arabalarla gelip korna çalarak müşterilerini rahatsız etme eyle mi de bir o kadar etkilidir.

* Restoranın önünde sinevizyon ile Gazze katliamından görüntüler sunup müşterilerini rahatsız etmek de güzel bir eylemdi.

* Bu Yahudi restoranlarının önündeki ve yakınındaki direklere o markanın kan sıçramış görselleriyle müşterilerini vazgeçirme eylemi de fena değildi. Biraz reklamımsı olsa da iyiydi.
Bu arada bir komik boykotu da sizinle paylaşmak isterim. Otelde konaklamak zorunda kalan iki arkadaş otel buzdolabındaki kola-fanta benzeri ürünleri protesto etmek amaçlı hepsini klozete boşaltmışlar. Bu eylemden dolayı da gururlanmışlar. Sabah otel çıkışında dev bir fatura ile karşılaşana kadar tabi. Almanya'da iş adamı bir Türk ile Hitler'i konuşmuştuk. Almanlarla halen bir hitler sevgisi olduğunu söylemişti. Hatta bir Alman iş adamı:

-“Bu günkü Almanya Hitler'in yaptığı hizmetler üzerine kurulu. Hitler'in tek eksikliği geride Yahudi bırakmasıydı” dermiş.

Gelelim bu haftanın fıkrasına:

Hitler, ele geçirdiği İngiliz, Fransız ve Yahudi üç esire bir şans daha tanımak istemiş.

-“Size birer soru soracağım, bilirseniz sizi serbest bırakacağım. Bilemezseniz idam edileceksiniz.” İngiliz'e sormuş:

-“Titanic kaç yılında battı?” İngiliz hemen cevap vermiş:

-“1912”

Hitler İngiliz'i göndermiş, Fransız'a sormuş bu kez:

-“Titanic'te kaç kişi öldü?” Fransız cevap vermiş:

-“1496 kişi öldü.”

Hitler:

- “Tamam, doğru cevap. Sen de gidebilirsin”

En son Yahudi'ye dönmüş:

-“Ölenlerin isimleri neydi?”

***

Kalın sağlıcakla.