TRUMP FETÖ’YÜ VERMEK ZORUNDA!

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Trump Başkanlık koltuğuna oturmadan önce, Amerika'yı ve dünyayı ilgilendiren kimi sorunların çözümü için umut vaat etmişti. FETÖ elebaşının Türkiye'ye teslimi, ABD'nin üçüncü dünya ülkelerindeki operasyonel faaliyetleriyle ilgili bir bahar havası esmeye başlamıştı.

Ancak geldiğimiz noktada görülüyor ki, Trump'ın kendisi başlı başına bir soruna dönüştü.

Yedi Müslüman ülkenin vatandaşlarına Amerika'ya girişi yasaklaması, toplumsal psikoloji ve siyasal realite açısından son derece yanlıştı. Nitekim, kendi ülkesindeki Trump karşıtlarına bu kararla büyük bir koz verdi. Beş eyalet savcısının Trump'ın imzaladığı bu kararın yürütmesini durdurması ise, daha ilk günlerde başkanlık otoritesini sarsan bir karabasana dönüştü.

FBI, CİA ve ABD'nin derin bürokrasinin Trump'ın peşini bırakmayacağı görülüyor.

Peki Trump neden hedefte?
Aslında Trump'ın neden hedefte olduğunun cevabını almak için bir parça geçmişe dönmek gerekiyor? Bir önceki Başkan Barack Obama, ABD'nin ilk siyahi başkanı olarak Beyaz Saray'a yerleştiğinde, Amerika'daki teamüllerin çatırdadığının işareti olarak yorumlanmıştı. Ancak Amerika derin yapısı, Obama'yı çabuk sarmalamış ve kontrol altına almıştı. Bu nedenle, ABD seçmeni Obama'da aradığını bulamadı. Son 20 yılda gelir adaleti alt üst olan, dış operasyonlara trilyonlarca dolar akıtan ABD'nin vatandaşları mutsuzdu. Obama'nın dünya barışına ve ülke içinde sosyal adalete hizmet edeceğini düşündüler. Bir anlamda, ABD'nin yerleşik, milliyetçi, sömürgeci politikalarına dur dediler… Olmadı. İkinci bir şans verdiler yine olmadı. İşte

Trump'ın seçilmesinin bir nedeni, verdiği içe dönük mesajlarsa diğeri seçmenin Cumhuriyetçileri cezalandırma ve haddini bildirme arzusudur.

Amerika'da beyaz Avrupalı nüfusun, Afro Amerikan ve Asya ırklarıyla domine edilmesi etnik yapının giderek heterojen hale gelmesi siyasal tercihleri de etkiledi. Amerikan halkı, “Artık dünyanın jandarması değil, kendi ülkemizin mutlu bireyleri olmak istiyoruz” dedi. Trump bu isteği gerçekleştirebilecek mi? Hepsinden önemlisi, Trump, Bush, Clinton ve Obama'nın teslim olduğu, Siyonist sevici Evangelist Neocon'ların kıskacından kurtulabilecek mi?

Trump'ın başarılı olabilmesi için sadece ABD'deki kamuoyu desteğini alması yeterli değil. Tüm dünyada yükselen Anti Amerikancı söylemlerle de baş etmek zorunda. En somut örnek Türkiye. Araştırmalar, Türkiye'de Amerikan karşıtlığının yüzde 70'lere dayandığını gösteriyor. Müslüman ülkeleri potansiyel terörist ilan etmenin Trump'a tek bir getirisi olamaz. Zira, global terörizm, sadece ülke dışından terörist ithal etmiyor. Bizzat ülke vatandaşı örgüt üyelerini de kullanıyor.

Çok kutuplu bir eksene doğru kayan yeni dünyada, kutup başları dünya barışını hedeflemedikçe, kendi ülkelerinin huzur bulması da mümkün değil. Sonuçta dünyanın toplam üretiminin, el değiştirerek, birikime dönüştüğü gerçeği, ilişkileri koparmayı da imkansız kılıyor.

Trump, dünya ve Amerikan gerçekleriyle yüzleşerek, ılımlı bir yol bulamazsa, Beyaz Saray'da oturduğu koltuk iğneli bir fıçı olmaktan öte geçemez. Amerika, Orta Doğu'da Avrupa'ya, özellikle de İngiltere'ye rol kaptırmak istemiyorsa, en başta Türkiye ile güven tazelemek zorunda. Türkiye'nin kendine stratejik ortak olarak Şanghay Beşlisi'ni seçmesi, prezantabl değilse de, geleceğe dönük sağlam bir işbirliğine gidebilir. ABD'nin Türkiye'yi kaybetmekle kazanacağı hiçbir şey yoktur. Trump'ın bu gerçeği gördüğüne adım gibi eminim. Ancak, FETÖ'yü vermeye bile gücü yetmeyen Trump'ın, dünyanın geleceği adına radikal kararlara imza atması hiç düşünülemez. Türkiye referandum sürecini atlatıp, siyasal istikrarsızlığı tarihin tozlu raflarına gömdüğünde her şey değişecek.