DEMOKRAT GÖRÜNÜMLÜ DİKTATÖR!

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

CHP, demokrasiye inanıyor mu?

İnanmadığını, bizzat Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve milletvekilleri ortaya koyuyor. Kılıçdaroğlu, aylar önce, “Kan akıtmadan sistemi değiştiremezsiniz” diyerek tavrını açıklamıştı. Yani, referanduma da gitseniz, halk istese de “olmaz” diyordu. Üstelik “olmaz” dediği şey, iddia ettiği gibi, diktatörlük falan değil, halkın seçimiyle gerçekleşen ve mevcut sisteme göre, kuvvetler ayrılığını pekiştiren bir yöntemdi. Kılıçdaroğlu`nun, “hayır” demesinin altında, kendine ve partisine olan güvensizliği yatıyordu. Bu yüzden, sistem değişikliğinden korkuyor, halkın CHP`li ya da CHP`nin göstereceği bir adayı, Cumhurbaşkanı yapmayacağına inandığı için ölümüne karşı çıkıyordu.

Mecliste değişikliğin kabulünü engelleyemeyen CHP, şimdi, bambaşka yöntemlerle, referandumu sabote etmeye çalışıyor. Bu yöntemlerin başında, halka korku salmak, insanları evden çıkamaz hale getirerek, siyasal ve ekonomik istikrarsızlığı körüklemek var.

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, bu sinsi yöntemin somut örneklerini tvitter hesabından paylaşıyor. Diyor ki; “Terör örgütleri kanlı saldırılar yapabilir. Türkiye, Suriye veya Irak`ta bir savaşın içine sokulabilir. Mezhep çatışması için, camilere ve cem evlerine saldırılar olabilir.”

Aykut Erdoğdu, 10 maddelik uyarılar listesini sıralıyor.

Aykut Erdoğdu`nun bu uyarıları olağan bir dönemde iyi niyetli kabul edilebilir. Ancak ülkenin referandum sürecine girdiği bir dönemde, bu uyarılar, “Şuyuu vukuundan beter” denilecek türdendir. Erdoğdu, vatandaşın bilinç altını hedef alıyor ve yeni sistem tartışmalarının ülkeyi karanlığa sürüklediği dürtüsünü açığa vuruyor. Propaganda dönemi başladığında, Aykut Erdoğdu`yu sık sık polisle karşı karşıya gördüğümüzde elbette şaşırmayacağız ve yukarda tırnak içinde sarf ettiği sözlerin, bizzat ortalığı karıştırmaya dönük olduğunu daha iyi anlayacağız.

CHP`nin referandum öncesi, kamuoyuna salmak istediği korku, siyaseten beceriksizliğini örtmeye dönüktür. Anketler, halkın Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi`ni yüksek oranda “Evet” oyuyla kabul edeceğini gösteriyor ve bu belirtiler CHP`yi çıldırtmaya yetiyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, engelleyemeyeceklerini anladıklarında, hırçınlaşmaya, çatışmaya, toplumu germeye daha çok gayret edecekler. Bu mudur demokrasi? Bu mudur çoğulculuk anlayışı? Çoğunluğa rağmen azınlığın arzusu için “kan dökmek” asıl diktatörlük değil midir?

“Hayır” propagandasına CHP`den önce başlayan biri var. Fox Ana Haber Spikeri Fatih Portakal. Bu arkadaş o kadar aceleci ki, kendilerini “hayır” için yöneten, yönlendiren uluslar arası güç merkezlerinde herkesten önce “emrinize amadeyim” diyor. Değişikliğin mecliste kabul edildiği gün, ana haber bültenine, “Bu maddelerle sistem değişikliğine ‘hayır` diyorum” ifadeleriyle başlıyor.

Fatih Portakal, senden ne beklenirdi ki zaten? Kendi kitlene, seni o koltukta tutanlara ne kadar sadık olduğunu göstermekte bu acele niye? Daha aylar var.

Artık Kılıçdaroğlu`nun gerçekleri görmesi gerekir. Sonuçta referandumdan “evet” çıkacak ve CHP`de yönetim değişikliği kaçınılmaz olacaktır. Kılıçdaroğlu ve mevcut yönetimi bunu çok iyi bildiği için, ölümüne referandumdan “evet” çıkmasını engellemeye ya da referandumu iptal ettirmeye çalışacak. Bu o kadar kolay değil. Referandumdan evet çıkmasını engellemesi nerdeyse imkansız. Referandumu iptal ettirmenin bir yolu var. İç savaş çıkarmak. Ancak Kılıçdaroğlu ve CHP`liler bilsin ki; Bu ülkede ABD`nin, NATO`nun, İngiltere`nin, CİA`nın, MOSSAD`ın çıkaramadığı iç savaşı çıkarmaya ne Kılıçdaroğlu`nun ne de öngörüsüz avenesinin gücü yetmez. Buna rağmen, bir iç savaşın müsebbibi olmaya soyunurlarsa, bu millet ve bu devlet bunun bedelini çok ağır ödetir.