WHAT’S MY NAME?

Ferda Yıldırım

Ferda Yıldırım

Guinness rekorlar kitabına “hakkında en çok yazı yazılan” kişi olarak giren kim diye sorsam yanıtınız ne olurdu? Cassius Clay desem çoğunuz o da kim dersiniz ama desem ki Muhammed Ali, hepiniz bilirsiniz. Bir efsaneyi kelimelere taşımak öyle pekkolay olmasa da onu bir de benim kalemimden okuyun isterim.

MUHAMMED ALİ… İslamiyet'i seçmeden önceki adıyla Cassius Marcellus Clay Jr. tüm zamanların en iyi ağırsıklet boks şampiyonu. İz bıraktı hafızalarımızda dövüşüyle, bazen kendini bile aşan büyük büyük sözleri ve ırkçılığa dair verdiği amansız mücadeleyle. O sadece efsane bir boksör değil, o ezilenlerin sesi aynı zamanda.

Bana göre onu efsane yapan dünya şampiyonluğunu üç kez kazanması değil, efsane duruşu. “Vietnamlılar bana hiçbir kötülük yapmadı ki, onlarla savaşayım” diyerek Vietnam savaşına gitmeyecek kadar yürekli. Üstelik bu sözler ona çok pahalıya patladı. 5 yıl hapis 10 bin dolar para cezasına çarptırıldı. Lisansı, pasaportu elinden alındı dolayısıyla maddi sorunlar yaşadı. Üniversitelerde yaptığı konuşmalarla ayakta kaldı.

Onu efsane yapan bir başka örnek; Roma olimpiyatlarından döndükten iki gün sonra oturduğu lokantada sadece beyazlara servis yapıldığını öğrenince kazandığı altın madalyayı Ohio nehrine atacak kadar cesur. Yine bana göre onu efsane yapan sadece Müslüman olması değil, İslamiyeti özümsemiş olması yani güzel dinimizin mesajlarını çok iyi anlamış olması.

İzlediğim bir belgesele göre Muhammed Ali'yi inancımıza çeken, İslamiyet'in ayrım yapmaksızın insana değer veren bir din olduğunu keşfetmesi... İslam'ın insana özgüven getirdiğini söylüyor ve kendi ırkına mensup insanlara susmayın, durmayın özgüvenli olun diye bağırıyordu.

Onun neden kelebek gibi uçup, arı gibi soktuğunu bilmek isterseniz de sadece bir maçını izlemeniz yeterli. Rakibini o müthiş meydan okumalarıyla daha ringe çıkmadan nakavt edebilecek bir doğal yeteneğe sahip. Bir rakibi diyor ki: “Muhammed Ali'nin attığı her yumruktan sonra on saniye kendinize gelemezsiniz…”

Onu ringde bu kadar güçlü yapan bir kavgasının, bir davasının olmasıydı bence. Attığı her yumrukta içindeki adaletin sesi bağırıyordu. Rakibine maç öncesi söylediği o büyük lafların altında yatan da aslında egosu değil; ben ve benim gibileri ezemezsiniz demesiydi. Çünkü biliriz ki bir kavgası bir davası olanın ya da bir haksızlığa uğrayanın sesi gür çıkar. Sabır, susup oturmak değil, direnerek savaşmaksa eğer, Muhammed Ali gelmiş geçmiş en büyük savaşçıdır.

Onu tanımak için sadece şu anısını bile bilmeniz yeterli. 1967'de ErnieTerrel ile yapacağı maç öncesi rakibi onu aşağılamak için sürekli eski adıyla “Cassius Clay” diye seslenir. Ama bu sesleniş Terrell'a çok pahalıya patlar. Muhammed Ali her yumruğunda rakibine şöyle sorar; “What's my name, what's my name?” son darbeyi indirdiğinde ise bu defa salona döner ve sorar; “What's my name?” cevap çok net, tüm salon yanıt verir “Ali, Ali, Ali…”

İşte o efsane cümlelerinden birkaçı:

-O kadar hızlıyım ki, odamda ışığı söndürmeye kalktığımda, ışık sönmeden oturduğum yere dönebiliyorum.

-Şampiyon olduğum zaman, eski kot pantolonumu üzerime geçirip, eski bir şapka takıp, sakal bırakarak, beni kimsenin tanımadığı bir kasabanın sokaklarında yürüyüşe çıkacağım ve beni, sadece ben olduğum için sevecek bir insan bulana kadarda yürüyeceğim. Bulduğumda da onu 1 milyon dolarlık arazime tepeden bakan 250 bin dolarlık evime götürüp, Cadillac arabalarımı, havanın yağmurlu olduğu günlerde kullandığım kapalı havuzumu göstereceğim ve ona 'İşte bunların hepsi senin, çünkü beni ben olduğum için seviyorsun' diyeceğim.

-Şampiyonlar salonlardan çıkmaz. Şampiyonlar içlerinde tutku, hayal ve amaç olan insanlardan çıkar.

-Louisville'de insanlar hala pis zenci diye çağırılıp köpek muamelesi görüyorken ve en basit haklarından bile mahrumken benden üzerime bir üniforma geçirip 10 bin mil ötedeki bir ülkede bomba atıp kurşun sıkmamı nasıl beklerler? Beyaz köle efendilerinin beyaz olmayan başka bir millet üzerine baskı kurmalarına, onları öldürmelerine, evlerini yakmalarına yardımcı olmayacağım. Dinimi, halkımı ve kendimi küçük düşüremem. Kendi inandığım değerler için direniyorum. Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Beni hapse atacaklarmış, ne olmuş sanki? Zaten 400 yıldır hapisteyiz.

-Alt tarafı bir iş işte bu. Otlar büyür, kuşlar uçar, dalgalar kumları yalar. Bende insanları döverim.

-Önyargı karanlıkta kalmış olmaktan kaynaklanır. Gün ışığı onu arındırır.

Ve yazıyı yine onun unutulmaz diyaloglarından biriyle tamamlayalım. 11 Eylül sonrası CNN muhabiri Ali'ye “Bu dehşetin meydana gelmesine sebep olan teröristlerle aynı dinin bir mensubu olarak neler hissediyorsun? diye sorar. Cevap muhteşem, “Siz Hitler ile aynı dini paylaşan bir mensup olarak neler hissediyorsanız aynısını.”

Kendisine ben tüm zamanların en iyisiyim diyen Muhammed Ali benim gözümde bir büyük insandır ve hep öyle kalacak.

Eğer hayat bir boks ringi ise bende bir Rus boksörüm. Neden diye soracak olursanız, cevabı bana kalsın, bilenler bilir. Çok merak ediyorsunuz da bir Rus boksörün maçını izleyin.

Bir yılı daha geride bırakıyoruz. Muhammed Ali'nin dediği gibi hayat işte, otlar büyür, kuşlar uçar, kumlar dalgaları yalar. O halde dün dünle gitti, şimdi yeni şeyler söylemek lazım cancağızım diyerek 2014'e veda edelim. Ve 2015 için hayırda buluşup, hayırla görüşeceğimiz bir yıl olmasını temenni edelim. Kalın sağlıcakla…