“Sapan Beklentisi Salaklığı”

Ersoy BABA

Ersoy BABA

Ankara'nın iyi lokantalarından birinde hamuru hazırlayan usta telaş içinde baş garsona koşturdu ve:

-“Yandım! Hamur hazırlarken parmağımdaki yüzük nasıl olduysa hamura karışmış. Yüzük bir müşterinin dişini kırarsa çok büyük rezillik yaşarız. İşimden de olurum. Aman çocukları uyar iş büyümeden bir şekilde müşteriyi ikna edip olaya engel olalım!”

O gün bütün masalar doluydu. Çalışanlar bir yandan müşterilere hizmet etmeye çalışırken bir taraftan da bir tepki çığlığına karşı teyakkuz durumundandılar. Bir sür sonra beklenen an geldi. Müşterinin biri eli ağzında çığlık atmıştı.

-“Dişim! Dişiiim!”

Tekin isimli garson hemen adamın yanına koşup dişine baktı. Yüzük azı dişlerinden birini kavramıştı. Hızlı bir hareketle yüzüğü çıkardı. Eliyle yüzüğü masadaki herkesin görebileceği şekilde kaldırdı ve yüzünde büyük bir gülümsemeyle:

-“ Tebrikleeer! Bu günkü yüzük bu masamızda çıktı. Bugün bu masaya gelecek diğer siparişler de dahil her şey BEDAVA!”

***
Merhaba değerli okurlarımız. Yine bir Pazar. Yeni bir Pazar. Bugünün güzel bir haftanın başlangıç muştusu olmasını dilerim.

Tekin çalıştığımız şirkette de uzun yıllar hizmet verdi. Herkes tarafından sevilen pratik zekalı çözüm adamıydı. Arap müşterilerimiz tekrar birkaç yıl sonra bile gelse sevdiği kahve çeşidini, şeker oranını, yanına istediği atıştırmaları ezbere bilirdi. Herkese ne istediklerini sormaya gerek hissetmeksizin servis ederdi. Bunu hatırlamış olması onlar için çok etkileyici olurdu. Tekin de yüklü bahşişini kapardı.

Çözüm odaklı olmak önemli.

Hani dev bir geminin motoru bozulmuş da kimse de tamir edememiş. Gemi mühendisleri ne denedilerse başaramamışlar. Geçen her gün büyük zarar sayıldığından Mecburen Motor fabrikasından bir uzman istemişler. Fabrika 30 yıllık tecrübeli ustasını gemiye göndermiş.

Gelen usta motoru çok dikkatli incelemiş. Sonra çantasından küçük bir çekiç çıkarmış. Tespit ettiği noktaya çekiçle vurup kayan dişliyi yerine yerleştirmiş. Motor çalışmaya başlamış.
Bir hafta sonra fabrikadan geminin şirketine 3.000,-USD fatura gelmiş. Şirket sahibi bir çekiç darbesi için istenen bu rakam karşısında adeta deliye dönmüş ve fabrikayı arayarak:

-“Böyle bir şey olamaz. Bir çekiç darbesine 3,000.-USD olur mu? Derhal detaylı bir fatura gönderin.”

Birkaç gün sonra detaylı fatura ellerine ulaşmış.

-“Çekiçle vurma ücreti= 2,-USD” / Çekicin nereye vurulacağı bilgisi= 2.998,-USD”

Bir işi 30 dakikada yapıyorsam 20 yılımı 30 dakikada nasıl yapılacağını öğrenerek harcadığım içindir.

Bana dakikalar için değil, yıllar için borçlusun.
***
Yıllardır Filistinlilerin sapan ve taş ile İsrailli işgalcilerle mücadelesini izleyip dururuz. “Neden tek kurşun atmazlar?” sorusunu fantastik cevaplarla geçiştirirken İşgalciler bir yerleri daha işgal ediyorlardı. Zaman içerisinde Filistin varlığı haritalarda gittikçe noktacıklara dönüştü.

Çok uzun bir aradan sonra 7 Ekim 2002 tarihinde İsrail'in Gazze'ye başlattığı saldırının yıldönümünde Filistin Kassam Tugaylarısilahlı savaşı başlattılar. Allah muvaffak eylesin. Bu savaşta yüreklerimiz Filistin savaşçılarını destekliyor. Sapanla taş atmak yerine binlerce füze atmak; çözüm odaklı olmak budur.

Değişim de budur!



İsrail'de bir Filistinliysen köpek olmak daha iyiydi. Evine çöker arsanı alır çocuğunu sebepsiz tutuklardı. Filistinli savaşçılar sivil katlediyor diye kıyamet koparıyorlar; evine yerleşen bir Yahudi yerleşimci asla sivil değildir. İsrail halkı 57 yaşına dek askerlikle yükümlü olduğu için bir kere kanunen sivil değildir. Yerleşimciler ise hiç değildir ama o yerleşenlere cesaret veren politikacılar ve onların sürekli gazladığı halk, bir toplumu iti yerine koyup itip kakmanın ne olduğunu ancak bugün anlayabildi. Dresden şehrinde Almanlar başlarına İngiliz bombaları yiyip sabaha yanmış bir şehirde uyandığında “biz ne yaptık” demişlerdi. Berlin'e giren Ruslar alman kadınlarını çerez niyetine tecavüze tabi tuttuğunda
da “biz ne ettik” kendimize demişlerdi.

Yahudiler korkak bir millettir. Kudüs içerisinde devriye gezen İsrail askerlerinin komik ve acınası durumlarının videolarını izlemiştik. Bu savaşın başlamasıyla Binlerce İsrailli bölgeyi terk etmek için Tel Aviv'de ki Ben Gurion Havalimanı'nda kuyruklar oluşturdular.

“Ülkemde mülteci istemiyorum” diyenler göreve!
* Havaalanlarına gidip İsrail'den kaçanların Türkiye'ye göçmen olarak girmelerine engel olunmalı.
* Türkiye'ye girmeyi başaranları belediye otobüslerinden atmalılar.
* Arapça tabelaları indiren CHP'li belediyelerden de ibranice yazılı tabelalara karşı şimdiden tedbir almalarını da bekliyoruz.
* CHP genel merkezine de sadece Yahudi göçmenlere karşı “Hudut Namustur” afişi asmalarını beklemek hakkımız.

Bunların hırlamaları ve ısırmalarının sadece Müslümanlara karşı olduğunu biliyoruz. Filistinli savaşçılardan kaçanların Türkiye'ye göçmesi durumunda hepsi evlerini açar. En kral mekanlarını onlara tahsis eder. Kendileri hizmetçi odalarına çekilir. “Mekanın sahibi”(!) gelmiştir ne de olsa.

İsrail'in altın çağının sonunun başlangıcı olması dileklerimle.

Kalın sağlıcakla.