İŞTE TÜRKİYE’NİN GÜCÜ!

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Türkiye, “Afrin`de mücadele teröristlerle” dedi ve BM`nin ateşkes kararının kendini kapsamadığını söyleyip yoluna devam etti.

İşte bu tavır, büyük ve güçlü bir ülke haline geldiğimizin en belirgin kanıtıdır.

Rusya ve İran`la politik düzeyde temasların kesintisiz devam etmesi, Suriye ile ilgili “Toprak bütünlüğü” konusunda, mutabık kalınmasını Türkiye`nin elini güçlendirdi. ABD ve Avrupa`nın, “BM`nin ateşkes kararı Afrin`i de kapsar” iddiaları havada kaldı ve Türkiye Afrin Merkezi`ne doğru ilerleyişini aralıksız sürdürüyor. Türkiye, “Afrin`de iç çatışma yok, terörle mücadele var, nasıl bu ateşkes DEAŞ`ı kapsamıyorsa, PYD`yi de kapsamaz. Çünkü PYD, Türkiye`de kan akıtan bir terör örgütüdür” diyor.

Peki bu ateşkes ne getirecek?

Doğu Guta`da bu güne kadar katledilen onbinlerce masum insanı geri getirmeyeceği aşikar. Öyleyse, Suriye`ye iç barışı getirebilir mi? Bir ay sonra, her şey güllük gülistanlık mı olacak? Ağır silahlar bırakılacak mı? Emperyal güçler Suriye topraklarında kurdukları askeri üsleri kaldıracak mı? Katil Esed, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edecek, Suriye`yi yönetebilecek mi?

Bu soruların hepsine de verilecek cevap, kocaman bir “HAYIR”.

Amerika, Suriye`deki operasyonlarına bu güne kadar 2 milyar dolardan fazla para harcamış.

Hakeza Rusya, aynı şekilde.

İran, diyor ki; Biz Suriye`yi korumak adına çok para harcadık, bu paraları Suriye`nin kaynaklarından tahsil edeceğiz.

Bir tek Türkiye, Suriye üzerinde emperyalist amaçlar gütmeden, soruna insani, İslami ve kendi güvenliği çerçevesinde yaklaşıyor. İnsani yaklaşıyor çünkü; Esed`in katliamından kaçan 4 milyon kişiye sınırlarını açtı. Başka ülkelerden, BM`den insani yardım gelip gelmeyeceğini hesaba katmadı. Çoçuğunu kucağına alıp, kapıya dayananları “buyur” etti.

Türkiye İslami yaklaşıyor, çünkü; Mekke`den Medine`ye hicret ettiğinde, Medineliler tarafından, bir bir talepte bulunulmadan baş tacı edilen bir Peygamberin ümmeti. Türkiye, “Müslümanlar kardeştir” inancıyla hareket ediyor. Türkiye, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen bir peygambere biat etmiş. Türkiye, her Cuma, “Allah akrabaya yardım etmeyi emreder”, diyen bir inancın sahibi.

Türkiye, bas bas bağırıyor. Diyor ki; “Benim Suriye`de bulunma amacım, teröristlerin işgalinden kurtarmak ve bu topraklara asıl sahiplerini yani Suriyelileri geri getirmek”. Başka hiçbir devletin umurunda değil bu. Rusya ve İran, gelecekteki çıkarları adına, Esed`i kurtarabilme derdinde. Amerika ise şimdiden dokuz askeri üs kurduğu Suriye`ye iyice yerleşerek, kritik bölgede İsrail için bir güvenlik hattı kurma telaşında. İran ve Türkiye ile İsrail`in arasına yerleştireceği bir terör devleti ve bu terör devleti sınırlarındaki ABD üsleri ile hem Akdeniz`i kontrol altında tutacaklar hem de İsrail`e yönelebilecek bir tehdidi, İsrail`in çok uzağında bertaraf edecekler.

İşte Türkiye bunun için hedefte.

Amerika`nın ve İsrail`in oyununu zamanında görüp, Afrin`e harekat başlatan Türkiye, güvenliği için çok önemli bir adım attı. Bu adımın ne kadar değerli olduğunu, yarının yöneticileri daha iyi anlayacak.

Artık şu bir gerçek ki; Türkiye`ye rağmen Suriye`de bir çözüm gerçekleşemez.

Türkiye`nin hassasiyetleri göz ardı edilerek bir yol alınamaz.

Kendi göbeğini kendi kesme kararı alan Türkiye, yoluna devam edecek.

Mehmetçiğin yolu açık, kılıcı keskin olsun.