BİZ KİME GÜVENECEĞİZ?

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Amerika Dostumuz Olabilir mi?

ABD'nin çıkarları, Amerikalı devlet adamlarının vicdanlarının önünde gidiyorsa!
Barack Obama , ancak görevinin dolmasını bir ay kala, “İsrail Filistin'i işgalden vazgeçmeli” diyebiliyorsa!
ABD, Irak'ı işgal edebilmek için “Nükleer silah var” yalanını hiç düşünmeden uydurup, on yılda iki milyon insanın ölümüne yol verebiliyorsa!
Terör örgütleri kurdurup, günahsız çocukların üstüne kurşun yağdırtabiliyorsa!
Altmış yıllık stratejik ortağı Türkiye'ye, FETÖ Lideri Gülen'i iade etmek yerine ipe un sermeyi tercih ediyorsa!
İpin üstünde PYD'yi, altında PKK'yı destekleyip, bir de utanmadan PYD'ye silah yardımı yapacağını söyleyebiliyorsa!
Türkiye'deki bütün darbe ve darbe girişimlerini planlayıp, destekleyip Türk Milleti'nin iradesine açık açık ipotek koyabiliyorsa!
Bu ABD, nasıl bizim dostumuz ve müttefikimiz olabilir?
Biz bu ABD'ye artık nasıl güvenebiliriz?

Avrupa Dostumuz Olabilir mi?

Avrupa özellikle son on yıldır bütün kutsallarımıza küfrediyor, ettiriyorsa!
Almanya, Fransa, Belçika, Avusturya, İsviçre PKK militanlarına kucak açıp, kanlı ve alçak eylemlerin ülkelerinden planlanmasına izin veriyorsa!
Elli beş yıldır, “AB'ye almaca-almamaca” oyunu oynayıp, “Tavşan kaç tazı tut” diye bizi bilinçli bir şekilde oyalayıp refüze ediyorsa!
On Beş Temmuz gibi kanlı ve antidemokratik bir süreç yaşayan Türkiye'ye dil ucuyla olsun “Geçmiş olsun” demiyorlarsa!
Seçilmiş Cumhurbaşkanı'mıza, “Diktatör” diye hakaret ediyorlarsa!
Biz bu Avrupa'ya nasıl güveneceğiz!

Müslüman Ülkeler Dostumuz Olabilir mi?

İran, “Şii İslam” sevdasına, Osmanlı kompleksine yenik düşüp, Türkiye ile birlikte hareket etmek yerine “sidik yarışı” na giriyorsa!
Suudi Arabistan, İngiltere ve ABD ne kadar izin verirse, Türkiye'ye o kadar dost olabiliyorsa!
On Beş Temmuz gibi bir karabasan sonrasında bile Türkiye'nin seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Demokratik iktidarına destek veremiyorsa!
Mısır, kendi seçtiği Cumhurbaşkanını demir parmaklıklar ardına yollayıp, bir diktatörü iş başına getiriyor ve o diktatör Türkiye'yi muhtemel düşmanlar listesine alıyorsa.
Libya, “Diktatör” dediği Kaddafi'yi linç edip, şimdilerde Kaddafi dönemini mumla arıyor, batının çelik-çomak arenası haline geliyorsa!
Biz bu İslam ülkelerine nasıl güveneceğiz?

NATO mu BM mi?

Amerika'nın, İngiltere, Almanya, Fransa'nın emir eri olan ve yalnızca onların çıkarlarına hizmet eden NATO'ya nasıl güveneceğiz?
Dünyanın kaderini, beş ülkenin dudaklarının arasına bırakan Birleşmiş Milletler'e nasıl güveneceğiz?
Güvenemeyeceğiz?
Güveneceğimiz yegane şey kendi değerlerimiz ve kendi gücümüzdür?
İsrailli Siyaset Bilimci Profesör David Passig 2050 yılını anlattığı kitabında, Türkiye'yi “2050'nin süper gücü” ilan ediyor ve ekliyor: “Türkiye yüz yıldır uyuyordu. Bir şekilde uyutulmuştu. Türkiye şimdi ‘uyanan bir dev'dir”.
Yapacağımız tek şey, İsrailli bilim adamının görebildiklerini görmek ve artık şu aşağılık kompleksinden kurtulmaktır.
Sarılacağımız tek gerçek, Büyük Hun İmparatorluğu, Selçuklu İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu gibi dünya devletleri kuran kahramanların evlatları olduğumuzdur. Atatürk, yapılacak tek şeyin çok çalışmak olduğunun altını çiziyor ve “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” demiyor muydu? O kan bir ırkın değil, kendini Türkiyeli hisseden herkesin kanıdır!