ALMANYA KENDİ SONUNU HAZIRLIYOR!

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Aslında sadece Almanya, değil, teröre ve teröristlere destek veren tüm ülkeler kendi sonunu hazırlıyor. Çünkü, ruhunda teröristlik olanlar, sonuçta hiçbir rejimden, hiçbir sistemden ve hiçbir yöneticiden hoşnut kalmayan, onmaz isyankarlardır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın “Bumerang” benzetmesi boşuna değildir.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Almanya`da 14 bin PKK`lının bulunduğuna dair dosyayı, Almanya Dışişleri Bakanı, Frank Walter Steinmeir`in önüne koyması çok çok önemlidir. Hem Avrupa`nın çelişkisini, hem de Almanya`nın iki yüzlülüğünü sergilemesi açısından. Almanya kağıt üzerinde, “PKK`yı terör örgütü” ilan ederken, yıllardır, “Terörist” kabul ettiği insanları himaye etme aymazlığını gösteriyor. Sadece PKK`lılar değil, başta Zekeriye Öz ve Celal Kara olmak üzere, FETÖ`nün önde gelen militanlarına da kucak açıyor. Peki neden?

Nedenlerin cevabını verirken, sadece Almanya`nın değil tüm Avrupa`nın anatomik Türkiye Korkusu`nu irdelemekte yarar var. Bir kere Avrupa, son on yıldır Türkiye`yi “Osmanlı” olarak görüyor ve korkuyor. Çünkü, Avrupalı için Kurtuluş Savaşı`nın ardından kurulan Türkiye, kolu-kanadı kırılmış(!), Osmanlı Artığı(!) korkmaya gerek olmayan bir ülkeden başka şey değildi. Yaralarını sarmakla uğraşan ve hep yaralı bırakılan Türkiye, Avrupa`nın izin verdiği kadar, “Müttefik”, savaş artığı silahlarını kakaladıkları kadar “güçlü”ydü. Avrupa, ABD ile de yakın işbirliği içinde, Türkiye`de istediğini iktidara getiriyor, istediğini darbeyle bertaraf ediyordu. Türkiye, sürekli batıdan borç alan ve tüm ülke gelirini bu borçların faizini ödemek için sunan üçüncü dünya ülkelerinden herhangi biriydi. Ne korkulacak ne de çekinilecek hali vardı Türkiye`nin.

Sonra her şey hızla değişmeye başladı. İMF`ye borcunu sıfırlayan bir ülke, dünyanın her yerine yardım ulaştıran bir coğrafyaya dönüştü. Bir zamanlar Osmanlı toprağı olan parçalanmış İslam ümmetine umut olmaya başlayan bir Türkiye görünüyordu ufukta. Artık bu ülkede kimse, “Bizi AB`ye alın” diye yalvarmıyordu. Marshall yardımıyla gönderilen ne idüğü belirsiz, Kore Savaşı`ndan kalma süt tozu ve peksimetlere ihtiyacı yoktu. Milli geliri artıyordu, ekonomisi büyüyordu. Hepsinden önemlisi, bu yeni Türkiye; içine kapanmak, tırsmak, pısmak yerine, “Bir dakika ben de varım” diyordu. “Bana sormadan Suriye`de at oynatamazsınız” diyordu. “Musul benim meselem” diyordu. “Aman Avrupa ne der, ABD ne buyurur” dönemlerini geride bırakmıştı. İşte tüm bunlar, Avrupa`yı tir tir titreten Osmanlı`yı hatırlatıyordu onlara. Yiğit düştüğü yerden kalkıyor, tarihe gömdüklerini zannettikleri Osmanlı Ruhu budandığı köklerden yeniden fışkırıyordu.

Ve bu yüzden Avrupa, artık hizaya getiremediği Türkiye`nin başına bela olan ve olacak ne kadar ihanet odağı varsa hepsine kol kanat geriyor, onları müstakbel “işbirlikçileri” olarak görüyordu. Bir gün işine yarayacağı düşüncesiyle hem FETÖ hem de PKK`lı teröristleri el altında bulunduruyordu.

Almanya Dışişleri Bakanı, Türkiye ziyaretinde hak ettiği şekilde ağırlandı. Ünlü bir Alman gazetesi dün, “Türkler çok ama çok kızmış” başlığıyla çıktı. Evet, haklı sebeplerden dolayı çok ama çok kızdık sayın Frank Walter Steinmeier! Büyük bir ihtimalle yeni Almanya Cumhurbaşkanı olacaksın. Gazete doğru söylüyor; Çok kızdık. Hem Almanya`yı hem de Avrupa`yı uyar! Türkiye artık sizin oyun alanınız değil. Hükümetler işbirlikçiniz, TSK arka bahçeniz değil. Bu millet 15 Temmuz`da alayınıza posta koydu. İşgal planlarınız deşifre oldu! Sayın Frank Walter Steinmeier, artık Türkiye üzerine oyun oynamayı aklınızdan geçirdiğinizde, bir değil bin kere düşünseniz yeridir! İster “Osmanlı Ruhu” deyin, ister “Yeni Türkiye”. Bu millet uyandı! ÇOK AMA ÇOK KIZDIK!