'AL OBAMA’YI VUR TRUMP’A' OLMASIN!

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Obama ABD`nin ilk siyahi Başkanı olarak Beyaz Saray`a oturduğunda, tüm dünya “Acaba?” diyerek, adil bir dünya dizaynı için umutlanmıştı. Afro Amerikan Obama, açlıkla boğuşan çocuklara, silah tröstlerinin kan gölüne çevirdiği üçüncü dünya ülkelerine, soğuk-sıcak savaşlarla cehenneme dönen dünyanın barış ve kardeşliğine bir ışık yakabilecek miydi?
Hıristiyan olsa da adının başında Hüseyin bulunan Obama, Evangelist Neoconların hedefi haline gelen Orta Asya ve Afrika`daki Müslümanlarının daha gazla sömürülmesine, anti demokratik yönetimlere mahkum edilip, kedi-fare oyunu oynanmasına dur diyebilecek miydi?
Ne yazık ki, Obama, kendisine ruhen umutla, destek olan zulüm altındaki milletlere sahip çıkmak yerine, ABD`nin Siyonizmin kucağına oturmuş politikalarına teslim oldu. Tıpkı, koltuğunu devraldığı W. Bush gibi, Obama döneminde de İslam coğrafyasında oluk oluk kan aktı. Milyonlarca insan yaşamını yitirdi, ülkesini, evini terk etti. Çocuklar öksüz, analar dul kalmayı sürdürdü.
Obama, Beyaz Saray`da Neoconlara boyun eğerken, ABD Ankara Büyükelçisi John Bass da Ankara`da boş durmuyordu. Giderayak, elçiliğin internet sitesinde, suikast sonucu öldürülen Başbakan Nihat Erim ile dönemin ABD başkanı Nixon`un fotoğrafını yayınlıyor, kendince Türkiye`ye aba altından sopa gösteriyordu.
Obama 20 Ocak 2017`de ABD Başkanlığını Trump`a devredecek.
Obama döneminde ABD-Türkiye ilişkilerinin sürekli geriye gittiğini, kötüleştiğini herkes biliyor. Özellikle son dönemde, Suriye politikaları üzerinden Türkiye`yi ters köşeye yatırması bir yana, PKK`nın Suriye kolu olan PYD`ye ve FETÖ`ye verdiği destek bile ilişkilerin boyutunu açıklamaya yeterli. Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık ABD`den, “dostumuz” olarak değil, “müttefikimiz” olarak bahsediyor. Bunun altında yatan en önemli iki sebep de FETÖ ve PYD. Daha birkaç gün önce Türkiye`de başına ödül konun bir terörist olan Şerif Ali Tekalan`ın ABD`de bir üniversiteye rektör olarak atanması Erdoğan için bardağı taşıran damla oldu. Şerif Ali Tekalan, FETÖ`nün kurduğu North American Unuversty`ye rektör atandı. Aynı üniversiteye Hakan Şükür`ün de spordan sorumlu bölüm başkanı olarak atanacağı konuşuluyor. İşte Obama ABD`sinin 60 yıllık müttefiki Türkiye`ye reva gördüğü yaklaşım bu. Gelelim PYD`ye. Obama, PKK`nın ikiz kardeşi olan PYD`yi de sahiplenme başarısını(!) gösterdi. ABD Savunma Bakanlığı, PYD`ye ağır silah yardımı yaptıklarını sürekli inkar ederken, iki gün önce Salih Müslüm itiraf etti; “ABD`den her türlü silah yardımını alıyoruz”. Amerika`nın, Türkiye`nin başını ağrıtan terör örgütleriyle kanka olması bizim için sürpriz değil. PKK`ya ABD uçaklarından atılan silah ve gıda yardımlarının fotoğrafları da Türk medyasında boy boy yayınlanmadı mı? Türkiye`de hızla yükselen bir Amerikan karşıtlığı var. ABD`nin son numarası ne biliyor musunuz? Daha doğrusu Obama`nın giderayak Türkiye`ye atmaya çalıştığı kazık! Beyaz Saray`dan yapılan son açıklamada, Astana`da yapılacak görüşmelere PYD`nin de katılması isteniyor. Türkiye elbette, “Hadi git işine ABD” diyecek ve PYD o masada olmayacak.
Türk kamuoyunun yüzde 75`i 15 Temmuz Darbe Girişimi`nin ardında ABD`nin olduğuna inanıyor. İşte Obama`nın başarısı(!) bu. Veda ederken, ardında ABD`den nefret eden bir dünya bırakıyor. Trump`a, “Beyaz Saray`ı aile şirketi gibi yönetme” demiş. “Sen nasıl yönettiğini düşünüyorsun?” diye sormak gerekiyor. Obama, Şikago`da yaptığı veda konuşmasında her şeyi konuşmuş. Bir tek, Ortadoğu politikalarını, Irak, Suriye, Afganistan sorunlarına değinmemiş. İyi ki konuşmamış. Yoksa, “kocaman bir sıfır” olan, Ortadoğu politikaları ile ilgili gelecek soruların altında ezilirdi.
Trump, 20 Ocak`ta Beyazsaray`ın yeni prensi olacak. Gelen gideni aratacak mı göreceğiz. Yoksa, Bush ve Obama ile süregelen İslamafobik çılgınlığa devam mı edecek?
ABD`nin katkısı ve kararlılığı olmadan, gerçek anlamda yaşanılır bir dünya kurmak mümkün değil. Her ne kadar “güç bende” dese de, ABD unutmamalı ki; Uzak coğrafyalarda akan kan kendi eteklerine de sıçrayacaktır. Dünya yaşanılmaz hale geldiğinde bunun bedelini ödeyecek ilk ülkenin de kendi coğrafyası olduğunu unutmamalı.