ACI ÇEKİYORUM, O HALDE VARIM

Ferda Yıldırım

Ferda Yıldırım

“Allah hiç kimseye taşıyacağından fazlasını yüklemez. Rabbimiz! Güç yetiremeyeceğimiz yükü bize taşıtma (Bakara 2/286).”

Orhan Arslan hocam ile acı üzerine gerçekleştirdiğimiz sohbeti bu yazı aracılığıyla sizlere de ulaştırmak istedim zira dertsiz insan yok. Dert adama yol gösterir sözü doğru olsa da onu karşılama biçimimizle ilgili sorun yaşıyoruz. Olanı imtihan gibi görmektense haddimizi aşarak ‘neden ben' sorusuyla serzenişte bulunuyoruz Yaratıcımıza.

Ama eminiz, Allah hiç kimseye taşıyamayacağından ötesini vermez. O hiç yarattığının neyi kaldırıp kaldıramayacağımızı bilmez mi? Bilir elbet…

Orhan Arslan, Allah tarafından öğretilen bir duadır bu diyor. Üstelik ciddi bir uyarıda bulunuyor. Allah onlara yük yüklemedi götüremeyecekleri kadar, onlar kendileri yükün altına girdiler.

Acısız bir hayat yoktur. Hayat yeryüzü gibidir. Bir bakarsın Ağrı Dağının yalçın kayalıklarında cebelleşirsin, kutup soğuğunda donarsın; bir bakarsın Lût gölünün derinliklerinde kaybolmuşsun, yanarsın.

Dert ve acı Rabbimizin ezeli kontenjanıdır diyen Orhan Arslan'a göre; Bazıları zanneder ki Allah insanların kaderini çizdi ve rolleri dağıttı. Hayır, Allah rolleri dağıtmamıştır, tanıtmıştır. Senaryoda her rol var, seç beğen al: Nemrut da var İbrahim de; Firavun da var, Musa da. Yani dert kontenjanınızı ister nefsinin peşinde Nemrutlukta, ister Allah'ın dininde İbrahimlikte tamamlayın.

“Allah'ın dinini dert edinenin özel dertlerini Allah satın alır”.

Biliniz ki, “Adamı adam yapan sevinçleri değildir, acılarıdır”.

Sadi Şirazi: “Derdi olmayan adam yoktur, varsa da adam değildir”.


Bilgelik ağacının tohumu acıdır. Acı çekiyorum o halde varım diyebiliyor musunuz?

Hocam insanın kemale doğru yürüyen tek varlık olduğunu anımsatıyor ve tekamülün sırrının zorlanmak olduğunu söylüyor. Bunun için insanlığın geçtiği yola bakmanın yeterli olacağını söylüyor. İnsanlık 4 milyon yıllık süreçte ne kadar yol kat etmişse, zorlanarak kat etmiştir. Her zorluk insana bir sıçrama yaptırmıştır.

Zorlan ve kemale doğru yürü. Dünya imtihan dünyasıdır, acılar imtihanın yan tesirdir. İmtihan insana, insan imtihana yakışır. İnsandan başka hiç canlının imtihanı yok ki…

Siz kendi tercihinizi kendiniz yapacak, kendi yükünüzü kendiniz çekeceksiniz. Fakat Allah size yol göstermeye devam edecektir; hidayet budur.

Müslümanın çileci olmadığını, doğunun çileci, batının zevkçi, hazcı olduğunu anlatan hocam İslam'ın ise harika bir yerde durduğunu üzerine basa basa söylüyor, çünkü İslam dengedir. Ama dengeyi tutturamazsak dünyaya ilişkin plan ve proje yapamayız.

“Rabbena atinafid'dünya” diye başladığımızda iki dünya için de dua ederiz diyorOrhan Arslan. Yani, biz iki dünyalıyız; dünyaya da talibiz, ahirete. Ruhban değiliz; ruh da bizim, beden de. Akılı ve irade de bizim, nefsimiz de.

İlahi bir sünnet bu; tatlanmak istiyorsan acı çekmelisin. Allah sizi tatlandırmak istiyor.

Peki acının tadı çıkarılır mı? Cevap kesin bir dille EVET.

Kanser misiniz, günleriniz sayılı mı? Tadını çıkart hastalığının, onu Rabbimizden gelen bir nimet bil ve güle güle git cennete. “Elhamdülillah kansermişim” de.

Acı kendisinden istifade edilmiyorsa acıdır, ediliyorsa tatlıdır.

Derdini sev; işin yarısı. Diğer yarısı da sevilecek derdin olsun. O zaman buna dert mi denir?Yani bir nevi doğum sancısı gibi.

Buraya kadar iyi güzel de peki acıyı nasıl yöneteceğiz. Can alıcı soru bu!

Acıları sabır ve tevekkülle, akıl, irade, vicdan ve şuur ile kısaca Allah ile yönetmek lazım.

“Hasbunallah ve nimel vekil”, Hz İbrahim'in acı yönetme metodudur. Vekil ismi üzerinden acı yönetme. Hasbunallah demek; Allah bize yeter, O yokmuş gibi konuşmak günahtır demektir. “Ben bunu hak etmedim, beni mi buldu?” Allah yokmuş gibi konuşmaktır ve tek vekilimizin gücüne gider.

Acılarını yöneten acılarının efendisi olur, acılarını yöneten mutlu olur. Acı kendisinden istifade edilmiyorsa acıdır, ediliyorsa acı değil tatlıdır. Acılarını yöneten nefsine esir olmaz. Şefkati nefretine galip gelir.

Ve muhteşem bir finalle sohbeti sonlandırıyor Orhan Arslan hocam.Rabbimiz! Acılarımızı hocalarımız yapmanı diliyoruz. Bizi tam kıvamında yarattığın için Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz Allah'ım.

Sohbetin sonunda ne şanslıyım diyorum kendi kendime, ne şanslıyım. Bu kadar kıymetli insanın içinde olduğu bir hayat verdin bana ne şanslıyım. Öğretecek, anlatacak birileri var etrafımda, düştüğümde yol gösterecek, incitmeyen, kırmayan, kırılmayan insanlar. Kimilerini görür tanır tam insan ırkından nefret edecek kıvama gelirsiniz ki bir güzellik verir Allah hayatınıza unutursunuz her şeyi.

Benden de son sözler de şöyle olsun. Kötülükten, yalandan, talandan, oyundan, kaostan beslenenler, kazanan taraf olmak için her türlü film fırıldağa başvuranlar, kusurlarını kapatmak için durmaksızın nefret söylemine başvuranlar, kin kusmaktan en yakınındaki dertlinin elini tutmayı becerememiş olanlar, en son ne zaman aynaya bakıp kendinizle yüzleştiniz?

Arada aynaya bakmak iyidir çünkü o yüzleşme dilinizin keskinliğini alır, riyanızı azaltır, hırsınızı, öfkenizi törpüler demem o ki gözlerinizdeki o kalın perdeyi kaldırır. Deneseniz iyi olur çünkü kum saatimiz yukarı çıkmıyor, hep baş aşağıya gidiyor…