Trabzonspor İçin Kritik Karar

Erhan Şimşek

Erhan Şimşek

Trabzonspor İçin Kritik Karar: Gelenek mi Modernite mi?
 
Futbolda artan bonservis bedelleri ve maaşlar her geçen gün bizleri şaşırtsa da asıl bomba, transferin son haftasına girilirken patladı. Trabzonspor, kaptanı Uğurcan Çakır için gelen teklifi geri çeviremedi; rekor bir bedelle kaptanına İstanbul yolunu açtı.
 
Bir televizyon kanalında son dakika haberini görür görmez, zihnim 30.04.2022 tarihine gitti. Şampiyon olunan o gün, Uğurcan sezon boyu gösterdiği performans yetmezmiş gibi bir de penaltı kurtararak “Daha ne yapayım?” dercesine kupaya uzanmış ve koca bir şehrin, bir jenerasyonun kahramanı olmuştu. Aynı zamanda Türkiye'de alınabilecek tüm kupaları da Trabzonspor formasıyla almış oluyordu…
 
Çocuklara ismi verildi, forması duvarlara çerçeveletildi. Eşi benzeri pek görülmemiş bir sevginin muhatabı oldu.
Bu yüzdendir ki transfer açıklanınca önce hazmedemedim. “Trabzonspor kaptanı satılık değildir” minvalinde sloganvari düşüncelerin esiri oldum. Tabii eş zamanlı olarak basında çoktan inanılmaz bir baskı başlamıştı: Neden Galatasaray?
 
Futbol iklimini bilen herkes için sorunun cevabı netti aslında. Cimbom aradığı kaleciyi bulamamış, hedeflerini vizyonuyla pekiştirip Avrupa üzerinden belirlemiş, kale gibi önemli bir mevkisine hâlâ takviye yapamamıştı. Transfer dönemi bitmek üzere olduğu için fiyat biraz kabardı. Kaldı ki onlar da bu mali dengeyi, oyuncuya verilen maaşı tabanda tutarak sağlamış oldu kendi içlerinde.
 
İlk Değil!
 
Ezeli rakibe transfer olan ilk futbolcuymuş gibi lanse edilmesi beni epey şaşırttı. Kendi tarihinden bağımsız ele alınacak hiçbir konu yoktur çünkü. Dönüp sansasyonel transferlerin geçmişine bakıldığında;
 
• Johan Cruyff, Ajax'tan Feyenoord'a
• Luis Figo, Barcelona'dan Real Madrid'e
• Luis Enrique, Real Madrid'den Barcelona'ya
• Carlos Tevez, Manchester United'dan City'ye
gitmemiş miydi?
 
Bu bilgi, şahsıma özel bir arşiv bilgisi olmadığına göre Trabzonspor'a yapılan baskının nedeni bambaşkaydı. Bir kuruş dahi ödemeden yetiştirdiği kalecisiyle tüm kupaları almış, milli takım seviyesine getirmiş ve bir de rekor bonservis elde etmişti Trabzonspor. Şu Avrupa'da artık yaka silktiğimiz Porto, Benfica, Shakhtar modeli yani.
 
Kabuktan Çıkmak Gerek
 
Trabzon şehrinin kimyası gereği bu durum bir süre daha tepki göreceğe benziyor. Ama ben tabloya geniş çerçevede baktığımda, Ertuğrul Doğan'ın devrim niteliğinde bir karar aldığını düşünüyorum. Mali açıdan önemli hamleler yaparken bu gibi tabuları da kırıyor başkan. Ayrıca yerini de, Onana gibi dünyaca ünlü bir kaleciyi çok cüzi bir rakamla ikna ederek dolduruyor.
Abdülkadir Ömür, UEFA resmi hesabının 16 yaşında Twitter'dan paylaştığı ender yeteneklerdendi mesela. Milli takıma yükseldi, şampiyon oldu. Peki sürecin sonunda ne kadar bonservis elde edildi? Sadece 2.5 milyon euro. Düşünelim o zaman: Avrupa'ya bile futbolcu verirken çekinir vaziyette bir camia, gelenekçi “bizim evladımız daha fazla eder” mantığıyla sadece milyon eurolar kaybetti.
 
Büyük Dönüşüm
 
İstanbul basını ve sosyal medya konuya biraz “farklı” yaklaşsa da dönüşümün ateşlenmiş fitili çoktan yol almaya başladı Trabzon'da.
Gelenek elbette yabana atılmamalı. Ancak futbolda yüzünü artık “modernite” kavramına dönmüş bir Trabzonspor var. Dünyaca ünlü kulüpler hangi politikayı izliyorsa, onu izliyor: tesisleşiyor, futbolcu yetiştirip satıyor ve deyim yerindeyse “kulağını kapıyor.”
Hani yumurta içeriden kırılınca hayat başlar, dışarıdan kırılırsa hayat biter ya… İşte Trabzonspor içeriden kırdı yumurtayı. Belki de gelen tepkiler, yalnızca duyulan ayak seslerinin uyandırdığı endişedendir.