14 Nisan 2013 Pazar günü yayınlandı
Akil İnsanlar Güneydoğu Anadolu Bölgesi Heyeti, eşi ve 2 oğlu cezaevinde, kızı dağda olan 70 yaşındaki Emine Özkan ile eşi dağda ölen Kamile Peker'le bir araya geldi.
Yılmaz Ensaroğlu başkanlığındaki Akil İnsanlar Güneydoğu Anadolu Bölgesi Heyeti, Sur ilçesinde eşi ve 2 oğlu cezaevinde, kızı dağda olan 70 yaşındaki Emine Özkan ile eşi dağda ölen Kamile Peker'le görüştü.
Özkan, Lice ilçesine bağlı Yolçatı köyünün 1993 yılında yakıldığını, bu nedenle göç ettikleri İçel ve Adana'da bir süre yaşadıklarını ancak geçim sıkıntısı nedeniyle tekrar Diyarbakır'a döndüklerini söyledi.
-Köylerine dönmek istiyorlar-
75 yaşındaki eşi Emin Özkan'ın müebbet hapis cezasına çarptırıldığını anlatan Özkan, çocukları Nevzat ve Ahmet'in cezaevinde, kızının dağda olduğunu belirtti.
Yoksul oldukları için başka yerde barınamadıklarını, köylerine ve topraklarına geri dönmek istediklerini dile getiren Özkan, "Çok acılar çektik. Bütün çektiğimiz acılara rağmen barış istiyoruz. Kan akmasın. Eşimin ve çocuklarımın cezaevinden çıkmasını, kızımın geri dönmesini istiyorum. Artık barış olsun. Çözüm sürecine sonuna kadar destek veriyoruz" diye konuştu.
-"Kızımı asker kurtardı"-
Eşi dağda ölen Kamile Peker de Lice'nin Daralan köyünde oturduklarını, 1993 yılında köylerinin yakıldığını, bu sırada 1 yaşındaki kızı Şeriban ve ondan büyük olan kızı Gurbet Peker'in alevler arasında kaldığını kaydetti.
Peker'in, "Kızım Şeriban öldü ama Gurbet'i bir asker alevlerin arasından aldı. Bu sayede kızım kurtuldu. Kızımı kurtaran askere her gün dua ediyorum. Kurtulan kızım 22 yaşında. Halen vücudunda yanık izleri var" demesi üzerine heyette yer alan eski AK Parti Batman Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, köyünü yakan değil ama kızını kurtaran askerden söz ettiğini, bunun çok önemli olduğunu söyledi.
Eşini dağda kaybettiğini ve cenazesinin nerede olduğunu bile bilmediğini anlatan Peker, "Eşim dağda olduğu sırada oğlumu askere gönderdim. Asker de dağdaki de bizim çocuklarımız. Hepimiz kardeşiz. Yeter artık. Bizim ailemiz kör oldu. Ocağımız söndü. Barış ve huzur gelsin. Yüreğimiz yandı. Bitsin artık bu acılar. Sizden tek isteğimiz, barış, barış, barış..." dedi.
-"Acıları, dramları yaşayanlarla görüşüyoruz"-
Heyet başkanı Ensaroğlu da bölgedeki çalışmalarını sürdürürken sadece siyasi aktörlerle, sivil toplum örgütleriyle ya da meslek kuruluşlarıyla değil, bu konuda doğrudan etkilenen, acıları, dramları yaşayan kesimlerle görüştüklerini, bunun önemli olduğunu belirtti.
Sorundan doğrudan etkilenmiş, sorunun mağduriyetini yaşamış kişiler ve aileleri ziyaret ettiklerini dile getiren Ensaroğlu, şöyle konuştu:
"Bu aileler açısından da soruna bakabilmemiz, bu insanların ruh dünyasındaki acılar, bu acılarla yüzleşmeleri, hesaplaşılması, bu acıların ya da yaraların nasıl sarılacağı konusunda birtakım politikaların geliştirilmesi lazım. Toplumsal barışı, huzuru kalıcı bir biçimde sağlayabilelim. Ailelerle görüşmeye devam edeceğiz. Dilerim bu ailelerin acıları son bulur. Bundan sonra da başka aileler benzer acılar yaşamasın."
Mehmet Emin Ekmen, 30 yıllık çatışmalı dönemin mağduru ailelerinin bulunduğunu, çocuklarını, eşlerini yitiren, cezaevinde eşi ve çocukları bulunanların olduğunu kaydederek, bunun için de 2 aile ile görüştüklerini aktardı.
-Empati kurulmalı-
Heyette yer alan Kezban Hatemi de görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, ailelerin köylerinin yakıldığını, annelerin anlattığı bir şeyin kendisini çok etkilediğini belirtti.
"Annelerden biri köyü yakana değil, yanan ateşten çocuğunu alan askere dua ettiğini söylüyor. Bu ülke, ne kadar enteresan insanların yaşadığı bir ülke. Kin ve nefret duymuyor, buna rağmen barış istiyor. Artık bu insanları anlamanın ve empati yapmanın zamanı geldi de geçti bile" diyen Hatemi, özellikle ülkenin batısındakilerin dikkatini çekmek istediğini kaydetti.
Vicdanı olan, en ufak bir endişe taşıyan insanların bunları görmezlikten gelemeyeceğini ifade eden Hatemi, şöyle devam etti:
"Hala derin acılar var. Bunları birlikte empati kurarak, aynı şeyleri hissederek halletmek zorundayız. Komisyon olarak sadece siyasilerle değil, birebir olayın mağdurlarıyla da yüzleşmeliyiz. Bunlarla yüzleşmeden, görüşmeden, bir şeylerin üstünü örterek deve kuşu gibi başımızı kuma gömerek bir yere varamayız. Görüşmede kin ve nefretin olmaması dikkatimi çekti. Bu çok önemli. Bu çözümü ve süreçteki sorunları aktaracağız ve üstesinden geleceğiz diye ümit ediyorum. Medyaya da çok büyük bir görev düşüyor. Lütfen burada gördüklerinizi aktarın. Verin ki bazı ön yargılardan, at gözlüklerinden kurtulalım."
Muhabir: Nurten Aslan
Yayıncı: Behçet Güngör