BABA – OĞUL

TÜRKER AKINCI

TÜRKER AKINCI

Bu öyle bir baba oğul ilişkisi ki;

1-) Baba oğlunu en önemli duruşmada yalnız bırakıp yurtdışına gidiyor.

2-) Oğul babadan habersiz miting organize ediyor.

3-) Oğul ablasıyla sevinç naraları atıyor babasına nazire yaparmışçasına.

4-) Baba “ben aday olacağım” diyor oğul ise “asıl ben aday olacağım” diye diretiyor.

5-) Oğul ve abla birleşip babaya darbe yapıyor.

Allah aşkına siz bizim gözümüzün içine baka baka dalga mı geçiyorsunuz?

Cümle alem biliyor ki;

1-) Ekrem İmamoğlu aday olmak istiyor.
2-) Akşener tam destek hep destek İmamoğlu'ndan yana.
3-) Kılıçdaroğlu hepsinden daha çok aday olmayı düşünüyor.
4-) İyi parti – CHP arasında gerginlik had safhada.

Evet siyasetin doğasında bazı ayak oyunları vardır. Ama bu kadar da ayyuka çıkmış oyunlar pes dedirtiyor. Ve tüm bunlara rağmen ısrarla

1-) İmamoğlu hala “ben aday olmayacağım” demedi.
2-) İmamoğlu hala “adaylık bizim genel başkanımıza yakışır” demedi.

Peki ne dedi?

“Teknik direktörümüz görev verirse sahaya çıkarım…”

İyi de sayın İmamoğlu hangisi sizin teknik direktörünüz? Kılıçdaroğlu mu, Akşener mi? Artık karar verin,

AKŞENER NE YAPMAK İSTİYOR?

İmamoğlu ile Akşener'in tarihe geçen sevinç pozu muhalefetteki tüm mağduriyet havasını dağıttı. Mevzu samimi bir şekilde hissedilmeyince mağduru bile oynayamadılar.
Hele hele Akşener gibi bir isme İmamoğlu'na bu kadar teveccüh hiç yakışmadı. Maalesef sürecin başından bu yana “rabbi yesir” ile başlayan teveccüh sarılmaya kadar vardı. Tüm bunlar muhalefetin samimiyetsizliğini bir kez daha gözler önüne serdi.

SANATÇI SAMİMİYETSİZLİĞİ

Bazı sanatçıların samimiyetsizliği de artık mide bulandırıcı seviyeye geldi.
Hiçbir olayda ağzını açmayan
Savunma sanayiinde tarih yazarken konuşmayan
Yerli ve milli insansız savaş uçağımız göklere çıkarken lal olan

Terör örgütü saldırdığında tweet atmaktan korkanlar
İmamoğlu'nun “İ”si anılsa ortalığı yangın yerine çeviriyor. İnsan da “ne ajansmış arkadaş” demekten kendini alamıyor.