Bİ YAKALASALAR VAR YAA!

Ersoy BABA

Ersoy BABA

CHP Mamak adayı Veli Gündüz Şahin'in seçim dolaşmalarında Iraklı olduklarını öğrendiği çocuklara sözle saldırdı. Elleri ile lanet okurcasına söylendi. Çocuklar ise neler döndüğünü tam anlayamadıklarından olsa gerek sadece tebessümle seyrettiler. Zavallı kafatasçı, ırkçıFaşistin eliyle ve diliyle yaptığı saldırı karşısında çocukların o tebessümleri bana İsrail askerlerinin karşısında dik duran çocukları hatırlattı. Çocukların tebessümleri güzel bir mesaj oldu.

Oysa İngiltere'nin, hatta Yunan'ın zamanında altyapı(!) çalışmalarıyla bıraktıkları bu tür mahlûkata bizim söyleyeceğimiz çok şey var. İngilizlerin hayallerini dolduran İstanbul gibi bir şehri tek kurşun atmadan terk edip gitmesinin arka planında bu mahlukatların oluşacağı ortamın hazırlanması sözü var. Bu mahlûkatlar her ne kadar bizden görünse de bunların efendileri Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye'ye getirilip Türk ismi verilerek aramıza yerleştirilen Yahudiler, Rumlar ve Ermenilerdir. Onların efendileri de Siyonistlerdir.

Bu mahlukatların ellerine bu saatten sonra iktidar nimeti geçerse efendilerinden daha sert ve daha kanlı bir katliamlar yapmaları muhtemeldir. Önce göçmenlerden başlarlar. Sonra bize ve bizim çocuklarımıza dadanırlar. “1000 yıl sürecek” hayaliyle gerçekleştirilen 28 Şubat bunun en bariz örneğidir.

Bugün aynı imkanlara sahip olsalar efendilerinin Gazze'de yaptıklarından aşağı kalmazlar. Ne diyordu Mamak Belediye Başkan Adayı Veli Gündüz Şahin:

-“Bu çocuklar büyüdüklerinde başımıza bela olacaklar”

O halde o çocuklar ve benzerleri küçükken yok edilmeli. Büyümelerine fırsat verilirse başları belada!Aynen Gazze'de çocukları katleden İsrail askerlerinin dediği gibi. Arada bir fark görebiliyor musunuz? Eğer ellerine fırsat geçerse… O fırsatı bir yakalayabilirlerse… Gerisini tahmin etmeniz zor değil.

80 yıldır Türkiye bu mahlukatların elinde oyuncak olmuş. Çalışıp çabalamışlar. Bira ve şarap fabrikaları, hatta resmi olarak uyuşturucu fabrikaları kurup bu zıkkımları kullanma yaşını ilkokul çocuklarına kadar indirmişler. Sonuçta bunlar ve avaneleri 80 yıl boyunca iktidarı ellerinde tutacak kadar çoğalmışlar. Seçimlerde bu zihniyet Türkiye gibi bir coğrafyada yarıya yakın oy alabiliyor. Buna engel olamamışız.

20 yıldır Türkiye'de iktidar onlarda değil. 20 yıl yeni bir nesil oluşturmak için çok iyi bir süre. Ancak “Tarlada izi olmayanın hasatta yüzü olmaz” sözünün adeta yapıştığı bir iktidarla yaşıyor Türkiye. Düzgün ve inançlı bir nesil oluşturma gayreti adeta olmadı. Birkaç kişinin gayretleri ile bu kadar olabiliyor demek ki.

Aranızda tanıyor olanlarınız muhtemelen vardır Tahsin Serdaroğlu'nu. Ankara'nın gençlerine sahip çıkmaya çalışan ve binlerce genci kanatları altında yetiştiren, onları kötülüklerden, yanlışlardan uzak tutmaya çalışan bir kulüp olan Çınar Spor'un kurucusu ve yöneticisi. Tahsin bey ve arkadaşları 1000'lerce gencin elinden tuttu. 12 Eylül öncesi çatışma alanlarından bu gençleri çatışmasız ve zayiatsız çıkarmayı başardı. 

Uzun yıllar sonra Ankara'da Başkan Melih Gökçek'i bir ziyaretlerinde Melih Başkan gençliğinde kendisinin de futbol oynadığı Çınar Spor ile ilgili olarak:

-“Çınar Spor'un yeri, merkezi şimdilerde nerede?” diye sorduğundaTahsin Bey cevaplamış:

-“Çınar'spor'un merkezi şu anda arabamın bağajı. Malzemelerimiz orada. Toplarımız orada. Başkaca bir yerimiz yok Başkanım!”

Bu söz üzerine Melih Başkan Öveçler Vadisinin alanını Çınar spor'a tahsis etmiş.

Öveçler vadisinde verilen yere Tahsin bey iki elin parmaklarını geçmeyen arkadaşları ile çok büyük bir spor tesisini yokluk içinde gerçekleştirdi. Daha önce uyuşturucu çetelerinin cirit attığı parkı müstesna bir yere dönüştürdüler. Burada çok kısa süre içinde 3000'in üzerinde gençle buluştular. Hepsinde güzel izler bıraktılar. Çok kısa sürede parti veya görüş farkı olmadan semt sakinlerinin güvenini ve sevgisini kazandılar.

Bu güzellikler Melih Başkanın yerine atanarak Ak Parti Büyükşehir Belediye Başkanı olan Mustafa Tuna'dan ilk darbeyi aldı. Sözleşmeleri iptal etme, tesisleri yağmacılara peşkeş çekme safhası başladı. Gençlere ve sporculara ilk darbe bu taraftan gelince sonradan gelen Mansur Yavaş da devamını getirdi. Ankapark'ı çöp eden mahlukatlar küçük bir spor tesisine ve semtin gençlerine neler yapmaz ki? Tesisi bütün gençleri ile sokağa atıp beş kuruş katkısı olmayan kendi yağmacılarına devretti. Tahsin Beyin ve Çınar Spor Kulübü'nün imkansızlıklar içinde gerçekleştirilen tüm malzemeleri gasp edildi.

Bu ve benzeri mahlukatlar öncelikle çocuk düşmanı, genç düşmanı. Bir şekilde ezecekler yok edecekler. Bunlar içimizdeki İsrailliler. 

Ankara'da Mustafa Tuna döneminde bir altgeçit yapıldı. Adı da Mustafa Tuna Alt Geçidi. Her gün o yoldan geçiyorum.Bende kötü anısı olduğu için o zavallı mahlukatın adının olduğu alt geçidi kullanmadan yan yoldan geçmeyi tercih ediyorum. Demişler ya:

-“Geçme namert köprüsünden, ko götürsün su seni.”

Ben de bunu özel olarak güncelledim:

-“Geçme Mustafa Tuna geçidinden ko geciktirsin trafik seni!”

Oradan buradan derken yine geldik yazımızın sonuna. Sıra Fıkrada. Örf adet ve gelenekler yapılmaya başlandı mıydı devam eder gider. Bu hafta fıkramız yaklaşan Ramazan ayı ile ilgili. Kütahya'dan Hüseyin Metin gönderdi.

Yörüğün biri bir Ramazan akşamı sürüsüyle kasabadan geçerken camiye Teravih namazı kıldırmaya giden imamla karşılaşır. İmam:

-“Buraya kadar gelmişsin. Sen Müslüman değil misin? Gel camiye. Namazımızı eda edelim”

Yörük davetin karşısında mecburen abdest alıp camiye girer. Ancak Teravih namazından bihaberdir. Namaz başlar. Selam verirler, tekrar kalkıp “Allahuekber” deyip tekrar namaza dururlar. Bitecek gibi değil! Bir ara selam verildiğinde yörük kapıdan dışarı kafasını uzatır ve sürünün başını bekleyen oğluna seslenir:

-“Oğlum hayvanlara mukayyet ol! İmam ile iş inada bindi!”

*** 

Kalın sağlıcakla.