Bitmeyen Hesap: Trabzonspor - Fenerbahçe
Geçtiğimiz hafta oynanan derbi sonrası sahadaki tansiyon tribünlere, oradan da yöneticilerin açıklamalarına taşındı. Trabzonspor'dan sert mesajlar geldi, Fenerbahçe'den karşı bildiri yayımlandı. Sosyal medya, basın ve taraftar grupları adeta bir savaş alanına döndü.Türk futbolunda bazı rekabetler vardır ki, yalnızca 90 dakikayla sınırlı değildir. Trabzonspor – Fenerbahçe rekabeti de tam olarak böyledir. Yıllara yayılan kırgınlıklar, tartışmalı hakem kararları, federasyon politikaları, saha olayları ve 2010-2011 sezonuna dair hâlâ süren iddialar; bu iki camia arasındaki ilişkiyi bir spor karşılaşmasının ötesine taşıyor.
Bu noktada belki de sorulması gereken soru şudur:
“Futbolun anlamı nedir; sadece bir skor mu, yoksa toplumsal hafızanın taşıdığı bir kimlik mi?”
Bu Kaostan Kim Kazançlı Çıkıyor?
Saha dışına taşan gerginlikten hiçbir taraf kazançlı çıkmıyor. Yıllardır süren tartışmalar, aslında iki kulübün de istikrarlı başarı yakalamasının önüne geçiyor. Yüzlerce transfer, sık sık değişen teknik direktörler, kaybedilen sezonlar ve kaçan şampiyonluklar… Büyük resimde bakıldığında sorun tek başına 2010-2011 sezonuyla açıklanamaz. Çünkü sorun, geçmişin gölgesinde yaşayan bir bugünün, geleceğe yürüyememesidir.
Daha Derin Bir Problem
Fenerbahçe, 2010-2011 sezonundan bu yana yalnızca 2013-2014'te şampiyon oldu. Trabzonspor ise 2021-2022'de tarihi bir başarıya imza atarak yıllar süren hasreti bitirdi. İki camia da bu süreçte ligde beklenen istikrarı sağlayamadı. Avrupa kupalarında da ciddi bir varlık gösterilemedi. Yani sorun, geçmişe takılıp kalmaktan çok daha geniş bir yapısal mesele.
Çıkış Yolu Var mı?
Elbette var. Futbolun doğasında rekabet vardır, ancak bu rekabet düşmanlığa dönüştüğünde ne sahadaki oyuncular gelişiyor, ne de tribündeki taraftar keyif alıyor. Türk futbolunun ilerleyebilmesi için:
TFF ve kurumların daha şeffaf olması,
Kulüp yöneticilerinin tansiyonu düşürücü bir dil kullanması,
Medyanın provokatif söylemlerden uzak durması,
Taraftarın ise oyunun bir spor olduğunu unutmaması gerekiyor.
Ezeli rekabet, ebedi dostluğa zarar vermemeli. Futbol tutkuyu büyütmeli, nefreti değil.
Bugün milyonlarca euro kazanan futbolcular ve yöneticiler, gerilimin gölgesinde aslında en az zarar gören taraf. Asıl bedeli ödeyen, sinirleri gerilen ve sürekli stresle yaşayan taraftarlar. Unutmamak gerekir ki futbol bir oyundur.
Herkes gider, atkılılar her zaman kalır…
Yasal Sorumluluk
Sitemizde yayımlanan köşe yazıları ve yorumlar yazarların kendi görüşleridir.
Tüm hukuki ve cezai sorumluluk yazarlara aittir.
Site yönetimi bu içeriklerden dolayı sorumlu tutulamaz.
Tüm hukuki ve cezai sorumluluk yazarlara aittir.
Site yönetimi bu içeriklerden dolayı sorumlu tutulamaz.
Yazarın Önceki Yazısı
Zihinsel Çöküş: İyi Başladı Felaketle Bitti
Zihinsel Çöküş: İyi Başladı Felaketle Bitti
Yazarın Sonraki Yazısı
Galatasaray'ın Geleceği Tehlikede Mi?
Galatasaray'ın Geleceği Tehlikede Mi?

