Beyaz Gazete Ana Sayfa
Genişlet Işıklar
Bu Haber Diğer Kanallarda Nasıl Sunuldu

Zirve Yayınevi davası

14 Mayıs 2013 Salı günü yayınlandı Malatya'daki Zirve Yayınevi’nde 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın 65. duruşmasında, davanın aynı zamanda sanığı da olan gizli tanık İlker Çınar’ın, görüntülü olarak dinlenilmesine başlandı.

Malatya'da 18 Nisan 2007 tarihinde, Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in öldürülmesiyle ilgili Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 65. duruşmasına, tutuklu sanıklar; Emre Günaydın, Salih Gürler, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker ve Cuma Özdemir, Varol Bülent Aral, Malatya eski İl Jandarma Alay Komutanı emekli Albay Mehmet Ülger, Binbaşı Haydar Yeşil, jandarma görevlileri Abdullah Atılgan, Murat Göktürk, Mehmet Çolak, Adil Akçay ve Adem Gedik, İnönü Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat, Zirve Yayınevi eski çalışanları Levent Ercan Gelegen ve Hüseyin Yekli katıldı.

Duruşmaya tutuklu sanık emekli Orgeneral Hurşit Tolon ise katılmıyor.

Duruşmanın başında mahkeme başkanı Hayrettin Yerli, Ankara’daki Kozmik Oda aramasında elde edilen belge ve bilgilerde, Zirve Yayınevi davasını ilgilendiren belge ve bilgi varsa, bunun Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan istenilmesiyle ilgili ara karara cevap verildiğini ve dosyadaki gizlilik kararı nedeniyle bu aşamada istenilen belge ve bilgilerin gönderilemeyeceğinin bildirildiğini kaydetti.

Başkan Yerli, Genelkurmay Başkanlığı’ndan TUSHAD ile ilgili bir birim olup olmadığının sorulması ile ilgili ara karara da cevap verildiğini aktararak, Genelkurmay Başkanlığı’nın “TUSHAD diye bir birim yoktur” şeklinde cevap verdiğini kaydetti.

Sanık Varol Bülent Aral söz alarak, sağlık nedenleri nedeniyle ara karar duruşmasına kadar duruşmalardan muaf tutulmasını talep etti. Mahkeme heyeti de, bu talebi kabul etti.

Mahkeme başkanı Hayrettin Yerli, sanık ve gizli tanık İlker Çınar’ın ifadelerinin değiştirilmesi için baskı yapıldığı yönündeki iddialara ilişkin olarak, mahkemeye herhangi resmi bir yazının gelmediğini söyledi.

Yerli, davanın sanığı ve aynı zamanda gizli tanığı olan Çınar’ın bilinmeyen bir noktadan mahkeme ile görüntü aktarımı ile dinleneceğini belirtti.

Bunun üzerine söz olan sanık avukatları, İlker Çınar’ın kimliğinin bilinmesi nedeniyle mahkeme huzurunda dinlenilmesini talep etti. Mahkeme heyeti ise, bu talebi reddetti.

İfadesine başlamadan önce mahkeme başkanı Yerli’nin, “Huzura gelip ifade vermek istiyor musun” sorusuna Çınar, “Yasal haklarımı kullanmak istiyorum” derken, “Görüntüde yüzünün görünmesini istiyor musun” sorusuna da, “Yasaların bana tanımış olduğu haklarımı biliyorum. Yüzümün kapatılmasını istiyorum” cevabını verdi.

Yemin ettirilen İlker Çınar verdiği ifadesinde, “Herhangi bir baskı ve yönlendirme ile karşılaşmadım. Kendi irademle yüce adalete sığındım. Yazılı ifadelerim doğrudur. Yönlendirilmedim, buna da müsaade etmem. Daha önceki savunmalarımı tekrarlarım. Beni ifadeye iten vicdanımın sesi olmuştur. Tamamen kendi özgür irademle hareket ettim. Ben bu olayın arkasında, önceleri devlet olduğunu sandığım örgütün olduğunu gördüm. Bunun kamuoyunca görülmesini ve anlaşılmasını istedim. Azınlıklara ve Hristiyanlara yönelik gerçekleştirilen olayların arkasında bu yapı vardır. Bu yapıda devlet değildir; devlet olamaz. Ben konuşmamış olsaydım, ihale önde oturan o 5 gence kalacaktı. TUSHAD, Ergenekon terör örgütünün silahlı kanadıdır. Yıllarca beraber görev yaptığım kişilerin Ergenekon davasında yargılanması sonucunda, TUSHAD’ın Ergenekon terör örgütünün silahlı kanadı olduğunu gördüm. Ben hiç kimsenin yönlendirmesiyle değil; korkmadan, vicdanımın sesiyle hareket ettim. Beni devlet sandığım örgüt yönlendirdi. Beni verdiğim kararda kimsenin gücü döndüremez. Kefenimi giyerek bu yola girdim. Halen ciddi tehdit ve baskı altındayım. Bildiklerimi anlatacağım. Bu aşağılık yapıdan ülkemin kurtulmasını istiyorum. Beni tehdit ederek yargıya gitmemin nedeni Mehmet Ülger’dir. Onun yönlendirmesiyle Ruhi Abat ve Haydar Yeşil tehdit etti. Hiçbir yerin hesabına çalışmıyorum. Hiçbir yerin adamı değilim. Ben bu yapıda, 180 derece ideolojik olarak zıt düşüncelerin bir araya getirildiğini gördüm. Benim suç duyurum ile Zirve Yayınevi davasının perde arkası ortaya çıktı. Savcı Doğan Öz bu yapının üzerine gitti ama katlettiler. İşte bu yapı yaptı. Doğan Öz’ü öldüren bu yapıdır. Zirve Yayınevi cinayetlerinin olacağını bilmiyordum. Cinayetlerde kesinlikle bir rolüm yoktur. Zirve Yayınevi cinayetlerini medyadan öğrendim. Sanıklar (Mehmet Ülger ve diğer jandarma görevlilerini kastederek) tarafından tehdit edildim. Her şeyi anlatacağım. Hatırladığım bir şey olursa da anlatacağım. Çok da şey geliyor. Anlatacak olursam bu dava da bitmez. Davaya sahte belge soktular. O binanın (Malatya Adliyesi’ni kastederek) içindeki bağlantılarınızı da anlatacağım. Ağzı olan konuşuyor. ‘Korktu’ diyorlar. Kim korkar ya? Bunları en iyi tanıyan benim. O çekirdek kadroyu en iyi ben tanıyorum. 17 ve 19. nolu klasörlerde sahte belgeler var. Görülmekte olan bu davada cinayetlerden çok, misyonerliğin yargılanmasını çalıştılar” iddialarında bulundu.

Mahkeme heyeti, duruşmaya ara verdi. Sanık Varol Bülent Aral ise, duruşmadan ayrıldı.


HABERDAR OLMAK İÇİN MAİL BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN
Copyright BeyazGazete.Com ' Tüm Hakları Saklıdır. Web sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. Kaynakları beraberinde belirtilmiştir. Haberleri kopyalamayınız. Norm Yazılım
Ajanslar
yukarı