Çarşamba Yorduk, Perşembe Boğduk!

Atilla Özbir

Atilla Özbir

Galatasaray, Frankfurt deplasmanında kalesinden beş gol çıkardığında, birçok futbol yorumcusu için tablo belliydi: “Bu takım Avrupa seviyesinin altında.” Hem skorun ağırlığı hem oyundaki dağınıklık, sezona dair karamsar bir hava oluşturmuştu. Fakat geçen haftalardan bugüne gelen grafiğe bakıldığında, o karşılaşmanın yalnızca bir kırılma noktası olduğu görülüyor.

Çünkü o geceden sonra Galatasaray, esen rüzgârın yönünü tamamen değiştirdi.

Önce Liverpool

Daha bu hafta Real Madrid'i deviren, dünyanın en formda takımlarından birine karşı alınan galibiyet; şansla, hakemle ya da “günün çarpmasıyla” açıklanacak bir iş değildi. Galatasaray sadece skoru değil, oyun disiplinini de kazandı.

Ardından Bodo/Glimt

Son yıllarda birçok devin başını ağrıtan, sistem takımı olma özelliğiyle bilinen Norveç temsilcisi karşısında gelen galibiyet, tesadüf ihtimalini tamamen sildi. Çünkü Galatasaray artık yalnızca reaksiyon veren değil, dominasyon kuran bir takıma dönüşüyordu.

Ve son olarak Ajax!

Hollanda'da, deplasmanda, baskı altında…

Galatasaray yine kazandı. Üstelik sadece üç puan değil, Avrupa sıralaması açısından çok kritik bir eşik elde etti:
9 puan ve Şampiyonlar Ligi'nde 9. sıraya yükseliş.

Bu Yükselişin Sessiz Mimarı: Okan Buruk

Bu serinin arkasında duran en önemli figür ise kuşkusuz Okan Buruk.
Avrupa'da beş gol yedikten sonra teknik direktörler genelde taktik değiştirir, korkar, geri çekilir.
Okan Buruk tam tersini yaptı:

Takımı geri değil, öne taşıdı.

Cesareti artırdı.

Doğru oyundan vazgeçmedi,

Bugün gelinen nokta, Galatasaray'ın oynadığı oyunla yeniden hafızalara kazındığını gösteriyor.
Artık rakipler Galatasaray'ı durdurmaya değil, ona karşı nasıl hayatta kalacaklarını hesaplamaya çalışıyor.

Okan Buruk, sezona tutuk bir oyunla başlayan kadroyu Avrupa'nın en diri, en istekli ve en agresif takımlarından birine çevirdi.
Bazı teknik direktörler taktikçidir; bazıları motivatör.
Okan Buruk ise her ikisi:
Teknik traktör gibi çalışan, takımını yokuş yukarı çeken, mazeret değil çözüm üreten bir lider.

Ve Victor Osimhen Gerçeği

Büyük maçlar büyük oyuncuları ortaya çıkarır.
Galatasaray'ın yükseliş grafiğinde Victor Osimhen'in payı yalnızca gol istatistiğinden ibaret değil.
Savunmaların dengesini bozan koşular, rakip stoperleri yıpratan fizik gücü, her maçta mücadeleye ortak olan hırsı…

Osimhen sadece bir forvet gibi oynamıyor; rakip savunmaların oyun planını tek başına değiştiren bir silaha dönüştü.

Rakibi geri itiyor,

Takımın hücum hattını genişletiyor,

Ve bitiriciliğiyle fark yaratıyor.

Galatasaray uzun yıllardır bu seviyede bir fizik güç, hız ve bitiricilik üçlüsüne sahip olmamıştı.

Bugün Avrupa'nın devleri, Galatasaray'ı sadece takım olarak değil, Osimhen faktörü nedeniyle de ciddiye alıyor.

Sadece skorlar değil, tablodaki gelişim de dikkat çekici:

Fark yemiş bir kadrodan, devleri deviren bir takıma dönüşüm,

Hoca dokunuşuyla gelen taktik disiplin,

Ve kilit anlarda sorumluluk alan yıldız oyuncular...

Galatasaray, Avrupa'nın sahnesine sadece sonuçlarla değil, oyun karakteriyle döndü.
Belki de Galatasaray'ın asıl gücü tam olarak burada:

Düştüğü yerden değil, düştüğünü zannettikleri yerden kalkması.

Ve belki de futbolun en güzel gerçeği tam burada saklı:

Bazen zafer, rakibi yenmekten değil; insanın kendi sınırlarını aşmaya karar verdiği ilk andan başlar.