İSLAM HEM İLK HEM DE SON DİNDİR!

Ümit ÖZDEMİR

Ümit ÖZDEMİR

İslam'ın özü Allah'ın emir ve iradesine teslimiyetten oluşmakta ve adını da buradan almaktadır. Kaynaklarda peygamberlerle gönderilen dinin, iman ve ahlak esasları daima aynı olmuşsa da, hüküm ve kuralları bazı değişikliklere uğramıştır.

Allah'ın iradesiyle gerçekleştirilen bu değişiklikler insanların o dönemlerdeki ihtiyaçları sebebiyle olmuş ve en gelişmiş şekline de son peygamberin tebliği ile ulaşmıştır.

İslam dininde her şeyin başında gelen tevhid inancı, genel anlamda hak dinin en belirgin özelliği olmuş, dinin tarihi içindeki bütün şekillerinde de ısrarla vurgulanmıştır.

Allah ile insanlar arasındaki iletişimin en temel bir unsuru da ilahi kitaplar ve peygamberlerdir. Bu peygamberler ve getirdikleri ilahi kitaplar, söz konusu muhatabın kimliğini de ortaya çıkarıcı olup, muhataba verilen mesajı da belirleyici özelliktedir.

Örneğin Kur'an da ‘'ey iman edenler', ‘'ey kâfirler', ‘'ey ehli kitap' ve ‘'ey insanlar' şeklinde inanan ve inanmayan bütün insanlığa hitap edilmekteyken, günümüzdeki hükümleri geçersiz olan ancak Yahudi ve Hıristiyanlar tarafından geçerli ve kutsal kabul edilen kitaplar da (Tevrat ve İncil) bile ‘'ey İsrailoğulları' şeklinde sadece belli bir topluluğa hitap edilmektedir. (Matta, 15:24)

Nitekim bu konu hakkında Allah, Kur'an'da Hz. Muhammed'i son elçisi olarak bütün insanlığa gönderdiğini şöyle belirtmiştir:

‘'Biz seni müjdeleyici ve uyarıcı olarak bütün insanlara gönderdik fakat insanların çoğu bunu bilmek istemiyorlar.' (Sebe, 28.)

‘'De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın hepinize gönderdiği elçisiyim…' (Araf, 158.)

‘'… (Muhammed) Allah'ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur.' (Ahzab, 40.)

Ayrıca Kur'an'da bununla ilgili birçok vurgular yapılmıştır. Örneğin; Hz. İsa'nın havarilerinin “Şahit ol ki bizler Müslümanlarız” (Ali İmran, 52.) demesi, Hz. İbrahim hakkında iddialarda bulunan Yahudi ve Hıristiyanlara cevaben ''İbrahim ne Yahudi, ne de Hıristiyandı! O hanif bir Müslümandı” (Ali İmran, 67.) diyerek onları uyarması ve özellikle iman eden bütün insanlara hitaben de “O (Allah) size daha önce de şimdi de Müslümanlar adını verdi” (Hac, 78.) demesidir.

Din ile ilgili yapılan son araştırmalarda da inancının önceden beri hep var olduğu ancak daha sonradan bozulduğu ortaya konulmuştur. Nitekim Kur'an'a bakıldığı zaman da başlangıçtan kendi zamanına kadar geçen sürede vahye ait olan bu geleneğin tamamına sahip çıkmış ve bunu Allah'ın dininin temel bir şartı olarak kabul etmiştir. Dolayısıyla Hz. Muhammed'in tebliğ ettiği dinin de yeni bir din olmadığını belirtmiştir.