SAYGIYI KAYBETMEDEN SEÇMEK

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Herkesin saçı önüne dökülecek. Ak koyun kara koyun kararını, sandıkta seçmen verecek.
Sandıktan kim çıkarsa çıksın diğeri ya da diğerleri için dünyanın sonu olmayacak.
Ancak önemli olan şu; İktidar belediye seçimlerini kazanırsa, halkın bu oyları kayıtsız şartsız verdiğini düşünmeyecek. Muhalefet kazanırsa da halkın kendilerine güvendiği için seçtiğine inanmayacak.
Seçmenin iradesi bir şekilde ipotek altına alınmaya çalışılsa da kimse merak etmesin, bu millet her zaman ferasetini korumayı bildi. Milletin rastgele oy kullanmadığını, hatta kılı kırk yararak tercih yaptığını, yaşadığımız onlarca seçimde gördük. Bir kaybeden varsa eğer, mutlaka bu kaybın bir sebebi olduğu unutulmamalı. Kazanmak da öyle.
Seçim yasaklarının başlayacağı ana kadar her yasal partinin propaganda yapma hakkı vardır. Her aday, her lider kendini anlatacak. Oy isteyecek. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Ancak sonuçlar açıklandığında kazananın da kaybedenin de oturup düşünmesi gerekecek. Kaybın da galibiyetin de gerekçeleri olduğunu herkes kabullenecek.
Önemli olan, bu seçimlerin bir yerel seçim olduğu gerçeğini unutmamak.
Yerel seçimleri Türkiye'yi kaos ortamına sürükleyerek, bir erken genel seçimin yolunu açma gayretine dönüştürmek ne kadar yanlış olursa, “Ben kazandım” diyerek, statükoyu sürdürmek de o kadar yanlış olur.
Yine yerel seçim sonuçlarını, Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni ortadan kaldırmanın gerekçesi olarak görmek de yanlış olur. Sonuçlar ne olursa olsun, herkes genel seçimleri beklemeli, yerel seçim sonuçlarını genel seçime kadar değerlendirmelidir. Türkiye'nin zamansız seçimlerden ve koalisyonlardan neler çektiğini orta yaşlılar çok iyi bilir. Eğer, muhalefet Cumhurbaşkanlığı sisteminden rahatsız ise ve yeniden parlamenter sisteme dönmek istiyorsa bunun yolu, yerel seçimlerde kazanmak değil, Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanarak, yeni bir anayasa değişikliğine gidecek çoğunluğa o seçimlerde ulaşmaktır. Cumhurbaşkanlığı sistemini değiştirecek olanlar belediye başkanları değil TBMM'dir. Bu unutulmamalı.
Teröre bulaşmayan, PKKve FETÖ ile organik ya da inorganik bağı bulunmayan her başkan adayı yasalar önünde eşittir. Seçmenin vicdanında da eşittir. Ama tercihler farklı olabilir. Farklı tercihlerinden dolayı hiç kimse suçlanamaz, ötelenemez. Hatta eleştirilemez bile. Önemli olan herkesin sonuçlara saygı duymasıdır. Bugüne kadar sandıktan istediği sonuç çıkmayınca, “Oy çalındı, hile yapıldı” iddiasında olanlar da artık bu huyundan vazgeçmeli. Türkiye gibi bir ülkede oy çalmak, hile yapmak mümkün değildir. Bunu aslında herkes bilir ama yine de yenilgiye kılıf arama çabasından olsa gerek, her seçimde bu tür ipe sapa gelmez iddiaları seslendirenler olur.
İttifakların önü yasal düzenlemeyle açıldı. Eğer ittifak tercihleri bu ülke insanının tercihleriyle örtüşmezse, elbette bu çatışmanın sonucu sandığa yansır. Seçmenin hoşnut olduğu ittifaklar da yine sandıkta, başarısının karşılığını görür. Sonuç olarak, Türkiye az gerilimli bir atmosferde seçime doğru adım adım yaklaşıyor. Saygıyı ön plana alarak devam edilmeli ve sonuçlara herkes saygı göstermeli.