Alex De Souza'nın Veda Toplantısı -2 (Basın Toplantısı)

Alex'in açıklamasından satır başları şöyle;
Ali Yıldırım Aragones Basın Kuruluşu Avusturya Aykut Kocaman 


Sizlerle beraber geçirdiğim süre için sizlere kalbimin en derin yerinden teşekkür ediyorum. İlk geldiğim günden itibaren bana olan davranışları nedeniyle F.Bahçe taraftarına da çok teşekkür ediyorum.

'SAMET'E TEŞEKKÜR EDİYORUM'
Pazartesi günü sözleşmesi feshettikten sonra taraftarın gösterdiği reaksiyonu ben rüyamda dahi göremezdim. 35 yaşına bastım geçen ay, çocukken bile bu hafta ağladığım kadar ağlamadım. Hayatım boyuncu bu kadar duygulu bir hafta geçirmedim. En içten dileklerim bunlar; F.Bahçe taraftarının bundan sonraki süreçte çok mutlu olmasını istiyorum çünkü bana çok iyi davrandılar. Bu sürecin nasıl geliştiğini size anlatacağım ama ondan önce bana çok destek olan Samet Güzel'e teşekkür etmek istiyorum.

'BUGÜNÜ SEÇTİM ÇÜNKÜ...'
Geçen hafta havaalanından bugünkü istifasına kadar çok zor bir süreç yaşadığını biliyorum. Sonuçta onun yaşındaki biri için bu hiç kolay değil. Ben onu Fenerbahçe forması ile imza almak isteyen bir çocukken tanıdım. Basın toplantısı için iki önemli maçın geçmesini bekledim. Çok şükür lehimize bitti bu maçlar ve onun için bugünü seçtim bu açıklama için. Kulübün toplantısında ne söyleyeceği beni endişelendirmiyor çünkü ben kendi sorunlarımı Aykut Hoca ve başkanla konuştum ve öyle ya da böyle bunları çözdük. F.Bahçe'de başarılı bir dönem geçirdiğimi ve takıma faydalı olduğumu düşünüyorum.

'TWİTTER'I YANLIŞ KULLANDIM'
Bu konu hakkında çok düşündüm. Bu konunun 5 ayağı vardı; kendim, Aykut Kocaman, Ali Yıldırım, başkan ve basın. Başınıza eğer bir şeyler geliyorsa mutlaka bunun içinde sizin de sorumluluğunuz da vardır. Bu nedenle kendimden başlayacağım konuşmaya. En büyük hatam kulübü bazı anlarda yaralayacak davranışlarda bulunmamdır. Twitter'ı yanlış bir şekilde kullandım. Bazı insanlara SMS'ler gönderdim. Belki göndermesem daha iyiydi. Mesajın içeriğinde hata yoktu ama gönderdiğim kişilere göndermeseydim, bende kalsaydı daha iyiydi.

'HATALARIMI İÇTENLİKLE KABUL EDİYORUM'
Mahmut vasıtasıyla verilen borcu yoktur kağıdı var. O konuda Ali Yıldırım'la tartışmamız olmuştu. O konuda da öyle davranmasaydım diye düşünüyorum geriye baktığımda. Özellikle bundan dolayı 'para için oynuyor' gibi şeylere maruz kaldım. Kaptan olarak primlerin eşit dağıtılması gerektiğini düşünüyorum. Zamanında bu belgeyi imzalamış olsaydım bu düşünceyi engellemiş olabilirdim. Para düşkünü olsaydım kulüp tarafından bana yapılan ayrı çalış önerisine ayrı çalışarak yapardım. Mayıs'a kadar maaşımı alırdım. Ama insanlar hak ettiği parayı almalı. Bunlar durumun bu hale gelmesine kadar içtenlikle kabul ettiğim hatalarım.

'KOCAMAN TEKNİK DİREKTÖR OLDUĞUNDA PROBLEMLERİMİZ BAŞLADI'
Aykut Kocaman'la ilk tanışmamız yönetici olarak olmuştu. Aragones'le son maçımızda Trabzon maçını kazansaydık 7 Temmuz'a kadar tatilde olacaktık. Ben tatildeyken Aragones ayrıldı, Kocaman göreve başladı. Dönüş tarihinin değişiklik bilgisi bana ulaştı. 20-22 Haziran civarı Samet arayıp geri dönüş tarihinin bir hafta öncesine çekildiğini söyledi. Ama ben programımı ona göre ayarladığımı dönemeyeceğimi söyledim. 7 Temmuz'da döndüğümde Daum'un odasına gittim ve gecikmeden dolayı özür diledim. Kendisi de sorun olmadığını söyledi. Beni de tanışmak için Kocaman'ın yanına gönderdi. Kendisiyle tanıştım, ilk söylediği şeylerden biri 'sen kaptansın, senin de gelmen gerekirdi' dedi. Ben de kendisine haklı olduğumu söyledim. Ve kendisine şunu ilave ettim. Yılın 11 ayını burada geçiriyorum, bana verilen ilk programa göre gitmiştim. Bu şekilde ilk tanışmamız gerçekleşti. Yönetici olarak bir sene çok az kontağımız oldu. Ondan sonra teknik direktör oldu. Teknik direktör olduğunda da problemlerimiz başladı. Kendisiyle birçok kere futbol üzerine görüşmemiz oldu, hepsini kabul ettim ama hiçbirine katılmadığımı söyledim. Futbol görüşümüz çok farklıydı. Benim görüşüme göre futbol takımı sürekli gelişmesi gereken bir takım. Bu da antrenmanlarla sağlanır. Bir oyuncu aynı performansla gidiyorsa bunda bir yanlışlık vardır. O da 'burası Türkiye, antrenmanlar gelişmek için değildir' diye yanıt verdi.

'GOLDEN SONRA SEVİNMEMESİ KAFAMA GİRMEDİ'
Özellikle takımın gol attığı zamanlarda hocanın sevince katılmaması kafamda soru işaretleri oluşturmuştu, mutsuzluk yaratmıştı. Coşkulu taraftara sahip olan kulübün teknik direktörünün sevinmemesi kafama girmedi. Dün Gökhan Gönül'ün golünden sonra sevince ortak olması bir şeylerin değişebileceğini gösterdi. Sözleşmesini üç sene uzattılar, bu da hocanın yaptığı işe güvendiklerini gösteriyor. Sözleşmesini uzattıktan sonra kulübün futbola bakışında değişiklikler olacağını söyledi ama bana göre değişiklik olmadı.

'UMARIM BU PLANINDA YANILIRSIN'
Türkiye'de futbol oynadığım süre içinde en üzüldüğüm maç geçen yılki Galatasaray maçı oldu. Kazanmak, kaybetmek oyunun parçası. Oynamak ya da yedek kalmak hocanın tercihleri. Bu maçtan önce sol ayağımdaki problem yüzünden Trabzon maçında oynamadım. Takım çok iyi oynadı. İlk antrenmanda Aykut Hoca'nın odasına gidip, takım çok iyi oynadı tebrik ederim dedim. Ve ona kendi ayağımdan bahsettim. Galatasaray maçında büyük ihtimalle oynayamayacağımı söyledim. Bütün oyuncuların duymak isteyeceği şeyi söyledi. Maç saatine kadar seni bekleyeceğim, sana güveniyorum dedi. Sonra sağlık ekibiyle program yaptık. Maçtan iki gün önce doktor ayağıma anestezi uygulamak istedi, kabul etmedim. Antrenmandan sonra hocanın odasına gittim, herhangi bir ağrı hissetmediğimi söyledim. O da bana teşekkür etti. Maç günü öğle yemeğinde benimle konuştu ve beni yedekte başlatacağını 70 civarı oyuna alacağını ve maçı kazanacağımızı söyledi. Ben de ona umarım bu planlarında yanılırsın, 70'a kadar bana ihtiyaç kalmadan şampiyon oluruz dedim.

'HOCAMIZ BİZİ TEBRİK ETMEDİ VE TAKIMLA İSTANBUL'A DÖNMEDİ'
Sonra bir finalden başka bir finale geçtik, Bursa maçına. 30 yıldır kupayı almıyorduk. 30 yıllık tabuyu yıktık, Fenerbahçe forması altında en mutlu olduğum maçlardan biriydi. Maçtan sonra hocamız bizi tebrik etmedi, takımla İstanbul'a dönmedi. Bu da bana ilk gün sitem etmesini hatırlattı. 30 yıl sonra kupa kazanıyoruz, hoca takımla dönmüyor bile dedirtti. Tanıştığımız ilk gün 5 günlük gecikmeden bahsettikten sonra üç sene sonra bu davranışta bulunması garip geldi.

'İŞİ SONLANDIRAN KONUŞMA O OLDU'
Sonra tatilde Aykut Hoca'nın basınla yaptığı görüşmenin detayları geldi bana. Tatilden dönünce benimle konuşacağını, fizik olarak belli noktalara geldiğimi bir takım planları olduğunu söylemiş. Tatilden döndüm ama bu konuşma gerçekleşmedi. İlk gün geldik, sağlık kontrolünden geçtik Bolu'ya gittik. Orada benimle konuşmadı. Yanlış hatırlamıyorsam iki hafta geçirdik Bolu'da benimle konuşmadı. Bir gün iznimiz vardı, hazırlık kampını tamamlamak üzere Avusturya'ya gittik. İki hafta kaldık. Son gününde basın toplantısı yapacaktım. Biraz da geciktim toplantıya hatırlarsınız. Gecikmenin sebebi sizinle konuşmak için odamdan çıktığımda Aykut Hoca beni çağırdı. Benimle Bolu'da ve Avusturya'da konuşmaya fırsat bulamadığını ama dönünce İstanbul'da konuşacağını söyledi. Avusturya'da MTK maçında frikikten gol attım ama Brezilya'daki arkadaşlarım yedek kulübesine bakınca golü kendi kalene attın zannettik diyorlar. Benimle konuşacağını söylediği şeyleri bir türlü konuşmamıştı ve canım sıkılıyordu. Vaslui maçında kötüydük. Bir sonraki hafta Romanya'ya gittik. Vaslui maçından bir gün önce benimle konuşmak için çağırdı. Bana çözülmesi gereken bir sorun var mı diye sordu, orada ben bir patlama yaşadım. Kendisiyle ilk tanıştığımız günden bu yana kendisi hakkında ne düşünüyorsam açık yüreklilikle söyledim. O da benim hakkında ne düşündüğünü açık bir şekilde söyledi. İşi sonlandıran konuşma da o oldu. 18 yıllık kariyerim boyunca birçok insanla tartışma yaşadım ama en ağırı buydu. Bu tartışma 'şimdi ne olacak' diye bitti. Ben de kendisine şu ana kadar nasıl olduysa öyle gidecek dedim. Sen ne diyorsan ben onu yapacağım dedim.

'PROBLEM BENİM YEDEK KALMAM DEĞİL'
Süper Kupa maçından önce takımı ikiye ayırdı. Ben ilk 11'de değildim. Erzurum'a gittik, maç toplantısı yapıyoruz. Toplantı bittiğinde kendisine maçla ilgili bir şeyler söylemek istediğimi ilettim. O da benim bu duruşumu övdü. Ben de kendisine duruşumun başından beri aynı olduğumu söyledim. Benim oynayacağım bazı noktalarla ilgili bir şeyler sormak istedim. Galatasaray maçının da Spartak Moskova maçı öncesi bir prova olacağını söyledi. Odaya giderken oynayıp oynamayacağımı bilmiyordum. Odadan çıktığımda Samet bana oynayacağımı söyledi, şaşırdım. Çünkü bir gün önce bensiz bir çalışma yaptırdı ve oynamayacağımı düşünüyordum. Süper Kupa maçını kaybettik. Elazığ maçı sonrası Moskova'ya gittik. Salı günü öğle saatlerinde toplantı yaptık, o esnada görüntü izliyorduk, durdurdu. Bu noktada Alex bugün olmayacak dedi. Burada problem benim yedek kalmam değil. Ben bunu bir iletişim ve saygı eksikliği olarak görüyorum. Bunu beni kenara alıp izah edebilirdi. Bunu maçtan önce görüntüler geçerken öğrendim. Bundan sonra benim en büyük hatam geldi, neredeyse smaçöre top kaldıran masör gibi hata yaptım, medyaya neredeyse asist yaptım. Sonra Gaziantep maçında duran top çalışırken Samet aracılığıyla benim ilk 18'de olmayacağım bilgisi geldi. Hocanın söylediği Alex'in kafası karışık cümlesi beni rahatsız etti. Benimle konuşmadan kafamın karışık olduğunu nereden bilebilirdi. Kendisiyle son görüşmem bana kadro dışı kaldığımı iletirken oldu.

'BEN DOĞRULARI SÖYLEDİM'
Ali Yıldırım'la olan ilişkin başkan hapse girmeden önce sınırlıydı. İlişkimiz 'merhaba-merhaba' düzeyindeydi. 3 Temmuz süreci sonrası Ali Yıldırım futbolcularla bir toplantı yaptı. Toplantıdan sonra Ali Yıldırım'la beraber Samet'in odasına gittik. Ben kendisine Fenerbahçe üçüncü ligde de oynasa, sokakta da olsa kalacağımı söyledim. Takımın bir takım maddi sorunlar yaşayacağını bildiğimi söyledim. Kendisine ödemelerle ilgili nasıl yapmayı uygun görüyorlarsa bir plan istedim. Kupa finali öncesi takım kaptanları ve hocalar bir araya geldik. Orada kaptan Ömer bana oynayabilecek misin, üç gün önce oynayamayacak durumdasın dedi. Ben her zaman iyiydim, hocanın kararı diye cevap verdim. Bursa maçında da Galatasaray maçında da oynamak için hazırdım diye cevap verdim. Kupadan sonra tatile gittik, ilk gün Samet'le görüştüm, onu endişeli gördüm. Samet bana Ali Yıldırım'ın kendisine Galatasaray maçında da oynamaya hazırdım diyerek Aykut Hoca'yı basının önüne attığımı söylediğini belirtti. Ben doğruları söyledim. Ali Yıldırım'ın bana özellikle 'borcu yoktur' kağıdını imzalamadığımdan çok kızgın olduğunu söyledi. '

8 Ekim 2012 Pazartesi günü yayınlandı