Mehmet Görmez Mekkede Hac Toplantısı Yaptı

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Mekke-i Mükeremme'de düzenlediği basın toplantısında hac farizasının üstünlüğünden bahsederek, haccın ' beş büyük yolculuğunu ' anlattı.
Diyanet İşleri Başkanı Safa ve Merve İslam Mekke Mehmet Görmez 

Görmez, Hac ibadetini beş büyük yolculuk olarak değerlendiriyorum. Bunlardan bir tanesi insanın kendi iç dünyasına yaptığı engin yolculuk. Beden ülkesinin sultanı dediğimiz kalbimize, kalbimizin derinliklerine yaptığımız bir yolculuktur ' dedi.

' İslamın da insandan istediği en büyük hususun, insanın kendisini tanıması, kendisini keşfetmesi, kendi iç dünyasını asla ihmal etmemesi ' olduğunu kaydeden Görmez, ' Hac ibadetini bu şekilde okuduğumuzda ihramdan mikata, tavaftan Makamı İbrahim'deki namaza, Safa ve Merve arasında sayden, Arafata, Müzdelifeden, Şeydan taşlamaya kadar her unsurun aynı zamanda insanın kendisini tanımasına fırsat verdiğini çok rahatlıkla ifade edebiliriz ' şeklinde konuştu.

Sadece ihramın bile müslümanları her türlü bencillikten, kibirden, gururdan, insanları ayrı kılan, farklı kılan her türlü statüden bir nebze de olsa arındırdığını vurgulayan Görmez, ' Bunu, kendi dünyamızla baş başa kalmamızı sağlayan bir yolculuğun ilk adımı olarak değerlendirebiliriz ' dedi.

' HAC AHİRET ALEMİNE YAPTIĞIMIZ YOLCULUKTUR '

Görmez, ' Hacccın insanda gerçekleştirmek istediği ikinci büyük yolculuk, dünya hayatından hepimizin iman ettiği ebedi hayata, ahiret alemine yaptığımız bir yolculuk. Adeta insan, bu sefer ihramla birlikte kefen bezini kuşanmış olarak Rabbin huzuruna varıyor, kendi hesabını veriyor, yeniden dirilerek kendi ülkesine geri dönüyor. Bu da çok önemli, çünkü iman ettiğimiz ahiret, bir gayb alemi aynı zamanda, o gayb alemine hac ibadeti ile birlikte çok engin bir yolculuk gerçekleştirmiş oluyoruz ' dedi.

' ÜÇÜNCÜ YOLCULUK, İSLAM TARİHİNE YAPILAN BİR YOLCULUKTUR '

Görmez, üçüncü yolculuğun ise, ' Hazreti Adem ile başlayan, Hazreti İbrahim ile yenilenen ve Hazreti Muhammed Mustafa 'sallallahü aleyhi ve sellem ' le süreklilik kazanan İslam tarihine yapılan engin bir yolculuk ' olduğunu söyledi.

Görmez konuşmasına şöyle devam etti:

' Çünkü biz burada Hazreti İbrahim'in izlerini sürüyoruz, Hazreti İsmail'in izlerini sürüyoruz. Aslında Kur'an-ı kerime baktığımız zaman Hazreti İbrahim'den önce de Kabetullah'ın var olduğu açıkça belirtilir. Dolayısıyla Kabe'nin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Hazreti Adem ile başlayanbir tarihi vardır. Bir tevhid merkezi olarak, bir kıblegah olarak, bir istikamet olarak, hepimizin dünyanın muhtelif yerlerinden insanların aynı zamanda islamın o muhteşem tarihine yaptığı büyük bir yolculuktur. '

' DÖRDÜNCÜ YOLCULUK KARDEŞLERİMİZE YAPTIĞIMIZ YOLCULUKTUR '

Görmez dördüncü yolculuğun da, ' kardeşlerimize yaptığımız yolculuk ' olduğunu ifade etti. Görmez, ' Haccın en önemli hikmetlerinden bir tanesi de farklı renklerden, farklı ırklardan, farklı kültürlerden, farklı coğrafyalardan mümin kardeşlerin bir buluşma mekanı olmasıdır. Biz aynı zamanda kardeşlerimize yolculuk yapıyoruz. Tavaf yaparken, bir Afganlı size dokunuyor, bir Japon size dokunuyor, bir Çinli müslüman, bir Sibiryalı size dokunuyor. Biz her dokunuşu bir dua sayıyoruz. Ve aynı zamanda bütün bu kardeşlerimizle buluşmanın, kaynaşmanın mekanı olarak bunu kardeşlerimize yaptığımız bir yolculuk olarak değerlediriyoruz. İnşallah Arafat'ta bunun zirvesini yaşayacağız ' dedi.

' BEŞİNCİ YOLCULUK İSE AŞIKIN MAŞUKA KAVUŞMASIDIR '

Görüşmez konuşmaşına şöyle devam etti:

' Beşinci büyük yolculuk da, özellikle bizim tasavvuf ehli bir aşk yolculuğuna benzetir hac ibadetini, aşıkın maşukuna, Rabbine, aşkın kaynağına yaptığımız büyük bir yolculuk olarak değerlendirir.Hac kelime itibariyle de, gaye demektir, niyetin maksada, maksadın fiile döküldüğü yer demektir. Dolayısıyla hac eğer kelime anlamı itibariyle en yüksek gaye ise, şüphesiz en yüksek gayemiz, bizi yaratan Rabbimizdir.

İşte bu büyük yolculukları gerçekleştirmek için Hazreti İbrahim'den bu yana dünyanın çeşitli yerlerinden müminler Kabetullah'ı ziyaret ederler. Mikat mahalline gelirler, orada ihramlarını giyerler. Mikat mahalinde Yaratıcı ile ahidleşirler, daha sonra O'nun evine, Kabetullah'a gelirler. Onun etrafında tavaf ederek O'nun sevgisine ve rızasına nail olmaya çalışırlar. Sonra Makam-ı İbrahim'de namazlarını kılarlar. Sonra Safa tepesinde arınarak, saflaşırlar ve Merve'ye doğru Hacer Validemiz gibi bir koşu içerisine, Hazreti Hacer validemiz nasıl ab-ı hayat aramışsa müminler de, Allah'ın rızasını, sevgisini ve muhabbetini ararlar. Daha sonra Arafat'ta marifete ererler. Meşar-i Haram'da şuurları yükselir. Orada aynı şekilde Müzdelife'de zülüflerini takınırlar, Mina'da sevgiye ererler, bütün arzuları bir tarafa bırakarak gerçekten Maşuk'a vasıl olurlar, sonra Şeytan'ı taşlayarak her türlü kötülükten sembolik arındıklarını ifade ederler. Daha sonra tekrar tavaf, tekrar say ve bu şekilde bu Sevgili Peygamberimizin Medinesi'ni, Ravzası'nı da ziyaret ederek taçlanan çok muhteşem bir ibadet ve bu her sene bütün islam dünyasından müslümanların gerçekleştirdiği bir ibadet ' dedi.

Mehmet Görmez Hakkında
1959 yılında Gaziantep'te doğdu. İlk öğrenimini Nizip'te, orta öğrenimini Gaziantep İmam-Hatip Lisesinde tamamladı. 1983'te Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde yüksek öğrenime başladı. Bir yandan yüksek öğrenimini sürdürürken, diğer yandan önce Kırıkkale'de Kur'an kursu öğreticiliği, ardından Ankara'nın değişik semtlerinde imam-hatiplik ve vaizlik görevlerinde bulundu. 1987'de yüksek öğrenimini tamamlayıp Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakül...
devamı
22 Ekim 2012 Pazartesi günü yayınlandı