Beyaz Gazete Ana Sayfa
Genişlet Işıklar
Bu Haber Diğer Kanallarda Nasıl Sunuldu

Ahilik Haftası Kutlamaları

23 Eylül 2012 Pazar günü yayınlandı Kırşehir'de Ahilik kutlamalarına katılan TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı birlik beraberlik vurgusu yaptılar.

Kırşehir'de Ahilik Haftası ve Esnaf Bayramı kutlamalarına TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Vali Özdemir Çakacak, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken, KKTC, Makedonya, Bosna Hersek ve Bulgaristan'dan gelen ekipler katıldı.

Kortej geçişine katılan Bakan Yazıcı, atlı cirit ekibi ve diğer tüm ekipleri selamladı, ardından TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile Ahi Evran'ın türbesini ziyaret etti. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, törende yaptığı konuşmada Türkiye'nin güçlenmesini istemeyenlerin teröre başvurduğunu kaydetti.

Yazıcı, şunları söyledi: "Birliğimizi, beraberliğimizi bozmak isteyenlere en güzel yanıtı milletimiz verecektir. Biz bin yıldır burada yaşıyoruz. Dünya durdukça bu topraklarda yaşıyor olacağız. Bu topraklar bize, biz bu topraklara aitiz. Bu topraklarda hepimiz birbirimizi kardeş bildik. Buna gönülden inandık, Ahi kardeşim, Çerkez kardeşim, Kürt kardeşim, dedik. Birlikte ağlayan, birlikte gülen bir millet olduk. Bu ülkenin doğusu batısından, kuzeyi güneyinden kız alır, verir. Ahilik, kardeşlik demektir. Yüzyıllarca bu duyguyla beraber yaşadık, beraber öldük. Bu topraklarda doğusuyla batısıyla omuz omuza mücadele ettik, yan yana şehit düştük. 16-17 yaşındaki bir Diyarbakırlıyla İzmirliyi, Sivaslıyla Edirneliyi buluşturan, yan yana şehit düşüren, koyun koyuna yatıran bu vatan sevdası, bu vatan aşkıdır. Toprağın altındaki o cansız bedenler biz canlı bedenlere hala mesaj veriyor. Gözleri kararmış, kalpleri kararmış olanlar, bakın şehitliklerimize, mezarlıklarımıza, biz birlikte şehit düşmüş milletiz. Biz, etle tırnak gibi birbirinden ayrılmayan milletiz. Şehitliklerde Kırşehirli bir şehitle Diyarbakırlı şehidi yan yana koyun koyuna yatarken görürsünüz. İstikbalde birlikte yaşama arzumuz olmasa idi İstiklal Savaşı'nda birlikte ölmezdik. Biz bir olduğumuz sürece, kardeş dayanışması içinde olduğumuz sürece bizi kimse yıkamaz Bu coğrafya da huzuru, kardeşliği daim kılmak hepimizin en temel sorumluluğudur." Kırşehir Ahi Evran-ı Veli Meydanı'nda düzenlenen Ahilik Haftası kutlamalarına katılan TBMM Başkanı Cemil Çiçek de Ahilik kültürünün önemine değindi. Çiçek, "Evimize, işimize, sokağımıza, ülkemize yansıtabilseydik bu kadar çok kanun çıkarmamız gerekmezdi. Meclis kanun fabrikasına döndü. Kanunla topluma şekil vermeye çalışıyoruz. Yeteri kadar da veremiyoruz." şeklinde konuştu.

TBMM Başkanı Çiçek, Ahilik Haftası'nın 25 yıldır kutlandığını, bu kutlamaların özünde kardeşliği tesis etmenin yattığını söyledi.

Ahiliğin, Anadolu'ya akın eden Türk milletinin sosyal teşkilatlarından birisi olduğunu bildiren Çiçek, Ahi Evran-ı Veli'nin toplumsal bir lider olduğunu ifade etti.

Çiçek, şöyle konuştu: "Ahi Evran, Mevlana, Hacı Bayram Veli, Yunus Emre, Nasreddin Hoca gibi değerlerimiz bu topraklarda öncülük etmişlerdir. Onlar cahilliğin düşmanı olarak bilgiyi görmüşler, tembelliğin ilacı olarak çalışmayı tavsiye etmişlerdir. Miskinliği, asalaklığı, başkasının sırtından geçinmeyi, haksız bir kazancı hiçbir zaman hoş görmemişler ve çalışıp üreten insanı saygıdeğer kabul etmişlerdir. Onlar, bilgiyle aydınlanmış, sevgiyle yanmış, hizmet ile var olmuşlardır. Böylece Anadolu, bu gönül erlerinin maddi ve manevi kılavuzluğunda bir sevgi ve barış yurdu, esenlik ve refah merkezi haline gelmiştir." Ülke olarak, toplum olarak tarihte zafer kazanılan günlerin kutlandığını belirten Çiçek, şunları kaydetti: "Ahilik Haftası gibi önemli haftaları kutluyoruz, anıyoruz. Bir eksikliğimizin olduğunu hepimizin görmesi gerekir. Mesele bu günleri, haftaları kutlamak, anmak değil, andıklarımızı iyi anlamamız lazım. Eğer anlayamıyorsak, anlatamıyoruz demektir, anlatamayacağız demektir. Demek ki bu haftaları anma haftaları değil, anlama ve hayatımıza uygulama haftası olarak değerlendirebilirsek gerçekten bu kutlamaların maksadı hasıl olmuş olur. Ahilik, toplumsal sorumluluktur, doğruluktur, dürüstlüktür, hizmettir. Eğer Ahilik buysa, bu toplumumuza baktığımızda ne kadar çok şeyin eksik olduğunu hepimizin görmesi lazım. Eğer o sorumluluğu hatırlatamazsak, hatırlayamazsak bu konuşmaları yapar gideriz, herkes de eski hayatına döner. Gerçekten biz bu Ahi kültürünü anlayabilseydik, yeteri kadar doğru ve dürüst olabilseydik, bu kadar karşılıksız çek olur muydu- İcra dosyaları ağzına kadar dolar mıydı."

"MECLİS KANUN FABRİKASINA DÖNDÜ"
Çiçek, Kırşehir'e bir adliye yaptıklarını ve yapıldığında 'Bu kocaman adliye burada ne olacak?' denildiğini belirterek, şöyle devam etti: "Şimdi o adliye dolup taşıyor. Bu kadar dava dosyası olur muydu, bu kadar çok hakime, savcıya ihtiyaç olur muydu? Eğer Ahilik toplumsal sorumluluk ise kendimizin dışında başkalarına, milletimize, insanımıza, insanlığımıza yeteri kadar sorumluluk duyabilseydik bu kadar yaptığımız işleri çürük yapabilir miydik? Deprem dediğimiz olay ne kadar eksikliğimizin olduğunu suratımıza vuruyor. Demir eksik, çimento eksik, malzeme çürük, ondan sonra devlet ne yapsın. Eğer bu işleri içimize sindirebilseydik, bu kadar teftiş ordusuna ihtiyaç var mıydı, bu kadar müfettişe ihtiyaç var mıydı, bu kadar denetime ihtiyaç var mıydı? Denetim yapıyoruz, sonuç yine aynı çıkıyor." Konuşmaların ardından, temsili olarak esnaf ve sanatkarlar için şed kuşanma töreni yapıldı. Bir grup esnaf, Ahi Evran Üniversitesi Ahilik Araştırma Merkezi Müdürü Kazım Ceylan'ın önderliğinde Ahilik yemini etti

YAZICI'DAN BALYOZ YORUMU
Bakan Hayati Yazıcı, Silivri'de özel yetkili mahkemede görülen Balyoz davasında verilen mahkumiyet kararlarıyla ilgili yaptığı açıklamada, mahkemenin yargılama sonucunda kararını açıkladığını, daha temyiz aşaması olduğu için yorum yapmanın doğru olmadığını söyledi.

Yazıcı, "Türkiye'de çok partili siyasi hayatımızda darbe süreçleri ve darbeler yapılmış, teşebbüslerde bulunulmuştur. Ama dikkat edersiniz ki bu süreçlerde darbe yaptıkları için ve teşebbüs ettikleri için bir istisna dışında bir yargılama ve soruşturma olmamış. O istisnada 1960 darbesinden sonra 21 Mayıs'ta darbeye teşebbüs eden birkaç kişi olmuş ve yargılanıp idama mahkum olmuş. Ondan sonra da darbeler olmuş ve teşebbüsler olmuş." şeklinde konuştu.

İlk kez bu boyutta bir darbe teşebbüsü iddiasına böyle bir yargılama süreci yaşandığını ifade eden Yazıcı, "Tabii ki bu açıdan baktığınız zaman Türkiye'nin darbelerden arınması yani demokratik ortamlarda darbeci zihniyetlerden arınması bakımından önemli bir aşama. Ama sonuç itibariyle yargısal kararlar adaleti hedeflemesi lazım. Yargının delilleriyle, kanıtlarıyla birlikte hükmü örtüştürdüğünüz zaman bu adalet diyebileceğimiz bir sonucu hedeflemesi lazım. Bunun böyle olup olmadığını elbette ki hüküm kesinleştikten sonra göreceğiz. Şu aşamaya kadar baktığım zaman hiçbir yargıcın tabi ön yargılı olarak kimse değerlendirmesin, yargılama faaliyeti çok hassas bir faaliyetti. İnsanın yaptığı işle vicdanının örtüşmesi lazım. Gece yattığı zaman kalp sıkışıyorsa, orada zorlama var. Ama rahat ediyorsa vicdanına göre, kanununa göre, hukukuna göre karar vermiş demektir. O süreçte işlem yaptıkları kanısındayım. İddianameleri belli nitelikte belli kapsamda biliyorum. Serinkanlı hareket etmemiz lazım." sözlerini kaydetti.


HABERDAR OLMAK İÇİN MAİL BÜLTENİMİZE KAYIT OLUN
Copyright BeyazGazete.Com ' Tüm Hakları Saklıdır. Web sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları haber kaynaklarına aittir. Kaynakları beraberinde belirtilmiştir. Haberleri kopyalamayınız. Norm Yazılım
Ajanslar
yukarı