Kekeç'ten cemaate zor soru

Cemaat medyasının IŞID'in elinde bulunan Türk rehinelerinin kurtarılmasını küçümsediğini bugünkü köşesine taşıyan Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, aynı medya grubuna "İsrail'e neden terör örgütü diyemiyorsunuz?" sorusunu yöneltti.

Kekeç'ten cemaate zor soru
Ülkenizin seçilmiş yöneticileriyle alıp veremediğiniz nedir, ülkenizin milli kurumlarıyla alıp veremediğiniz nedir? diye de bir soru yönelten Kekeç köşesinde şu ifadelere yer verdi;

IŞİD terör örgütünün rehin tuttuğu vatandaşlarımızın kurtarılması, nerden bakarsanız bakın, müthiş bir “başarı öyküsü”dür...

Bu öykünün başkahramanlarından biri de, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'dır.

Burada bir parantez açmak istiyorum:

Dün izlediğim “paralel” bir muhabbette, konuşmacılar, rehine olayını küçültmek için bin dereden su getirdiler... Biri şöyle bir şey bile dedi: “IŞİD'e terör örgütü bile diyemediler...”

Diyemediler mi gerçekten?

Kendilerinin hoşlanacağı ifadeyle söyleyelim: “Dönemin Başbakanı” Recep Tayyip Erdoğan demedi mi? “IŞİD Terör örgütü” lafzını kullanmadı mı?

Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kullanmadı mı?

Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu kullanmadı mı?

Dönemin (yine kendilerinin hoşlanacağı ifadeyle söyleyelim) “havuz medyası” kullanmadı mı?

İnsan açar bir bakar...

Bilmiyorsa, google'a sorar...

Peki, siz niçin “İsrail terör devleti” diyemiyorsunuz?

Niçin Gazze'deki vahşeti “açıktan” kınayamıyorsunuz?

Niçin İsrail'in terör uygulamaları için “beddua seansları” düzenleyemiyorsunuz?

MİT Müsteşarına yönelik saldırıların iç ayağını oluşturan bir gazetenin genel yayın yönetmeni, rehine olayıyla ilgili olarak sosyal medya üzerinden şu değerlendirmeyi yapıyordu: “Anadolu'da hikmetli bir söz: Allah bir aciz kulunu sevindirmeyi murat ederse önce eşeğini kaybettirir sonra buldururmuş. Bu hükümet milleti haybeden sevindirmek isterse, önce vatandaşlarını teröriste rehin bırakır, sonra şu ya da bu şekilde kurtarır...”

Buradaki “eşek” benzetmesiyle kimleri yaralamaya çalıştığını hadi es geçelim. (IŞİD terör örgütünün rehin tuttuğu 49 vatandaşımız “eşek” oluyor bu durumda. Aferin size.)

Şunu soralım:

Ülkenizle alıp veremediğiniz nedir?

Ülkenizin “seçilmiş” yöneticileriyle alıp veremediğiniz nedir?

Ülkenizin “milli kurumlarıyla” alıp veremediğiniz nedir?

Nedir düşmanlığınızın nedeni?