Ebso Başkanı Ender Yorgancılar Açıklaması

Türkiye'nin en önemli sorunlarının başında; tüketimin üretimden daha fazla yapılmasının geldiğine dikkat çeken Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, harcama ve tüketime dayalı büyüme modelinin işlevini tamamladığını belirterek, “Artık yeni yollar bulmak zorundayız” dedi.

Ebso Başkanı Ender Yorgancılar Açıklaması
Yorgancılar ayrıca iç ekonomik ve siyasi gelişmelerin ciddi yansımalarının olabileceği bir küresel konjonktürden geçildiği uyarısında bulunarak, siyasi istikrarın önemli bir unsurunun da ekonomik istikrar olduğunu dile getirdi. Yorgancılar, “O nedenle, ekonomide de mevsimin sonbahar olmaması için çok dikkatli davranılması, ekonomi yönetiminde tecrübeye önem verilmesi gerekmektedir. Genel seçimler öncesi ekonomi yönetiminde taşları yerinden oynatmak Türkiye’nin riskini artırabilir. Dönem, ekonomi yönetiminde istikrarı koruma dönemidir" dedi.


EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, güncel ekonomik gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Tüketim eğiliminin sürekli olarak inovatif teknoloji ürünlerine kaydığını oysa bu ürünlerin çoğunun ülkemizde üretilmediğini ifade eden Yorgancılar, üretilenlerde de dış girdi payının çok yüksekliğine vurgu yaptı. Türkiye’nin son 10 yılda yaşanan küresel likidite bolluğunu üretimi ve ihracatı değil tüketimi, üretken olmayan konut gibi yatırımları finanse etmek için kullandığını kaydeden Yorgancılar, “Ancak, artık yeni yollar bulmak zorundayız. Bu yolun da rekabet gücü yüksek inovatif reel sektör ve ihracata dayalı büyüme olması gerektiği hususunda tüm kesimler hemfikirdir. Hem ulusal, hem de küresel koşulların tüketim çekişli büyümede denizin bittiğini ortaya koyması bu zorunluluğu netleştiriyor" dedi.

1994-2003 arasında yüzde 2,9 olan büyüme hızının, 2004 sonrasındaki 10 yılda yüzde 4,9'a yükseldiğine dikkat çeken Yorgancılar bu dönemde cari açığın da milli gelire oranının ortalama olarak binde 6 iken, 2004 sonrası 10 yılda yüzde 4,3 olarak gerçekleştiğini söyledi.

Yorgancılar, “Aynı dönemlerde yurtiçi kredi hacminin milli gelire oranı yüzde 15,7'den yüzde 41,5'e yükselmesi de bu gelişmeyi teyit etmektedir. Ancak; hem kamu, hem özel, sektör, hem de vatandaşların borçluluk düzeyinin geldiği nokta talep artış hızının düşmesine neden olacaktır. Ayrıca küresel iklimin finans kanadındaki gelişmeler eskisi kadar dış kaynak imkanı sunmayacaktır. Bu nedenle sadece iç talep büyümesi ile 2023 hedeflerinin yakalanabilmesi mümkün değildir. Dış talep yani ihracat ülkenin geleceği açısından her zamankinden çok daha önemli hale gelmiştir. Bunun için reel sektör ve üretim öncelikli makro ekonomik politikalar ve iklim gerekiyor" diye konuştu.

Sözlerine, “10 ay sonra yapılacak genel seçim nedeniyle politik konjonktür yüksek seyredecektir. Bu sürecin küresel ekonomik koşullardaki yüksek risk algısıyla örtüşmesi reel kesimi oldukça endişelendirmektedir” şeklinde devam eden Yorgancılar, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının açıklamalarının da bu endişeyi körüklediğini dile getirdi. Dış kaynak bağımlısı bir ülke olarak, iç ekonomik ve siyasi gelişmelerin ciddi yansımalarının olabileceği bir küresel konjonktürden geçildiğini vurgulayan Yorgancılar şöyle devam etti, “Bu durum ekonomi yönetiminde deneyim ve istikrarın önemini daha da artırmaktadır. Ekonomik istikrarın, siyasi istikrarın önemli bir unsuru olduğu unutulmamalıdır. O nedenle, ekonomide de mevsimin sonbahar olmaması için çok dikkatli davranılması, ekonomi yönetiminde tecrübeye önem verilmesi gerekmektedir. Genel seçimler öncesi ekonomi yönetiminde taşları yerinden oynatmak Türkiye’nin riskini artırabilir. Dönem ekonomi yönetiminde istikrarı koruma dönemidir."
Kaynak: İHA