'Çocuğunuzu Melanomdan Koruyun'

Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanı Murat Gültekin, Türkiye'de yılda yaklaşık 735 erkeğe ve 560 kadına melanom teşhisi konulduğunu belirtti.

Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanlığı, Türk Onkoloji Vakfı, Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği, Türk Onkoloji Grubu Derneği, Kanserle Dans Derneği tarafından bir deri kanseri türü olan melanomla ilgili farkındalık oluşturma amacıyla düzenlenen "Çocuğunuzu Melanomdan Koruyun" adlı sosyal sorumluluk projesi tanıtıldı.
Toplantıda konuşan Gültekin, dünyanın gelişmiş bazı ülkelerinde son 15-20 yılda melanomun görülme oranının 2-3 misli arttığını söyledi.

Gültekin, projenin, Türkiye'de melanom hasta sayısının azaltılması amacıyla hayata geçirildiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Şu anda ülkemizde az da olsa melanom görülme oranının artışını bekliyoruz. Bu konuda mutlaka bir takım eğitim, önleme ve erken teşhis tarama faaliyetleri yapmamız gerekiyor. Vücudumuzun D vitaminine de ihtiyacı var, bunu unutmamak gerekir. Güneş ışınlarının fazlasından kendimizi ve gelecek nesilleri korumamız gerekiyor. Genç yaşlarda solaryumun da malin melanom riskini arttırdığı bilinmektedir. Bu projeyle hazırlanan tüm broşürleri hekimler aracılığıyla halkımıza ulaştıracağız. Kendi kendine cilt muayenesinin yaygınlaştırmayı da hedefliyoruz."
Türkiye'nin kanser istatistiklerini sürekli takip ettiklerini ifade eden Gültekin, "Ülkemizde yılda yaklaşık olarak 735 erkeğe ve 560 kadına melanom teşhisi koyuyoruz. Bunu Batılı ülkelerle kıyasladığımızda onların çok gerisinde bir rakam" diye konuştu.


- "Güneş kreminin koruma faktörü 30'un üzerinde olmalı"

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Aydemir, melanomda diğer deri kanserlerine kıyasla ölüm riskinin daha fazla olduğunu kaydetti.

Deri kanserine yakalanma riskinin ilk 10 yaşta alınan ultraviyole dozuna bağlı olduğunu anlatan Aydemir, güneşin yanık yapacak kadar yüksek dozda alınmasının, kişiyi bir basamak daha melanoma yaklaştırdığını söyledi.

Hastalığın sürekli güneşte çalışanlarda değil, tatile çıkanlarda daha sık görüldüğünü ifade eden Aydemir, güneş ışınlarının en dik geldiği vaktin 2 saat öncesi ve sonrasında dışarı çıkılmamasını istedi.
Güneşten en iyi korunma şeklinin doğru giyinme olduğunu vurgulayan Aydemir, şu önerilerde bulundu:
"Giysili alanınıza güneş etki etmiyor. Kuru, sık dokulu ve koyu renk giyinmeli. Bize hep sıcak havada açık renk giyinmek öğretilirdi. Isıdan, güneşten korunmak için sık dokulu ve koyu renk giyinmek gerekir. Hep gölgeden yararlanmak isteriz fakat gölge, çevreden, sudan, betondan yansı yapar. Gölgede ancak yüzde 50 korunabiliriz. Şapka da kısmen korur. Bunların dışında güneş kremi kullanabiliriz. Koruma faktörünün 30'un üzerinde olması gerekir."
Ertuğrul Aydemir, açık tenli, fazla beni olanların melanom hastalığına yakalanma riskinin daha çok olduğunu belirterek, benlerin 2-3 ayda renk, şekil, boyut değiştirmesi durumunda mutlaka bir dermatoloğa gidilmesi gerektiğini anlattı.

- "Hiçbir ben bıçak değdiği için kötü olmaz"

Türk Onkoloji Vakfı Başkanı Sıdıka Kurul, melanomun görülme sıklığının arttığını ifade ederek, 1935'te 1500 kişiden biri bu hastalığa yakalanma riski altındayken 2002'de bu rakamın 55'e düştüğünü söyledi.

Projenin uygulanması için pilot bölge olarak Sarıyer'i seçtiklerini anlatan Kurul, projenin Türkiye'ye yayılmasını ve toplumun bu hastalıkla ilgili bilinçlenmesini hedeflediklerini dile getirdi.
Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Başkanı İsmail Kuran, melanomun tedavisinde erken tanının önemli olduğunu, bu nedenle de kişinin bedenini sürekli kontrol etmesi gerektiğini kaydetti.

Benlerin alınmasının çok basit bir cerrahi işlem olduğunu ve iz kalmadığını anlatan Kuran, alınan benin tahlil edilmesinin önemine işaret etti. Kuran, "Halk arasında 'Bene bıçak değerse kötü olur' kalıbı nasıl yerleşmiş bilmiyorum ama hiçbir ben bıçak değdiği için kötü olmaz" dedi.

Türk Onkoloji Grubu Mela ve Deri Kanserleri Çalışma Grubu Başkanı Alper Sevinç de melanomun tedavisinde kullanılan iki çeşit ilacın Türkiye'de aktif olarak kullanılabildiğini, bu ilaçlarla hastalığı ileri evrede de tedavi edebildiklerini aktardı.
Kaynak: AA