Orak Hücre Anemisi Hastalara Umut İşığı

İleri yaşlardaki orak hücre anemisi hastalarına yan etkileri azaltan protokoller geliştirildi.

Orak Hücre Anemisi Hastalara Umut İşığı
Başkent Üniversitesi Adana Erişkin Kemik İliği Nakli Merkezi’nde kardeşinin kök hücrelerini kullanarak yapılan nakille 23 yaşındaki Y.Y. isimli hasta yaşam sevinci buldu.
“Eskiden orak hücre hastası“ olduğunu belirten Y.Y. kan değerlerinin nakil sonrası 8. ayda normal kişilerden farklı olmadığını söyledi.

Y.Y. şu ana kadar hiçbir önemli yan etki yaşamadığını kaydetti.

Başkent Üniversitesi Erişkin Kemik İliği Nakli Merkezi Program Direktörü Prof. Dr. Hakan Özdoğu, binlerce hastanın orak hücrelerin ortaya çıkardığı ağrılı krizler ve organ hasarı nedeniyle yaşam savaşı verdiğini belirtti.

Hastalığın Amerika ve Akdeniz ülkelerinde sık görüldüğünü, ülkemizde ise bu hastalığı Akdeniz ve Ege Bölgesinde yaşayan insanlar arasında etkili olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hakan Özdoğu, "Kesin tedavisi uygun verici bulunduğu takdirde kemik iliği nakli. Çocukluk çağında kemik iliği naklinin sonuçları yüz güldürücü. Ancak, yetişkin çağlarda organ hasarlarından dolayı nakil yapılması oldukça güç ve yan etkileri çok fazla. Bu yüzden çok sınırlı sayıda hastaya yapılabiliyor" dedi.

NAKİL GEREKTİREN HASTA SEÇİMİ İYİ YAPILMALI
Yıllarca bu problemin takipçisi olduklarını, yan etki problemlerini azaltan yeni protokollerin geliştirilmesi ile yeni bir başarıya imza attıklarını belirten Prof. Dr. Hakan Özdoğu “Orak hücre nakillerinde en büyük güçlüklerden birisinin nakilden sonra hastalık tekrarının sık olmasıdır, biz öncelikle bu problemin üstesinden gelmeye çalıştık“ dedi.

Son zamanlarda yurtdışında yan etkileri önemli ölçüde engelleyebilen protokoller geliştirildiğini, tam uyumlu olmayan vericilerden bile nakil yapılabildiğini belirtti.

Ancak nakil ilişkili risklerin tam olarak ortadan kalkmadığını, bu nedenle nakil gerektiren hasta seçiminin iyi yapılması gerektiğini belirten Prof. Özdoğu, bu tür tedavilerin orak hücre hastalığı konusunda deneyimli ekipler tarafından sürdürülmesi gerektiğinin altını çizdi.

DOKU GRUBU UYGUN OLMAYAN NAKİLLER SINIRLI
Doku uyumu uygun olan ve doku uyumu uygun olmayan hastalarda başarı oranı hakkında bilgi veren Prof. Dr. Hakan Özdoğu, “Şu anda doku grubu uygun olmayan nakiller son derece sınırlı. Çünkü çok yeni daha. Böyle 10’larla ifade edilmiş hasta sayılarında nakil sonuçları yüzde 90 başarı söz konusu.Vericilerde uyumsuz doku grubu olmasına rağmen sonuçlar yüz güldürücü. Fakat henüz uzun takip süresi olan hasta ve sayı olarak çok az. Onun için bir süre daha dikkatlice izlenmesi uygun” diye konuştu.

Her iş gibi doku naklinin riskleri bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Hakan Özdoğu şunları söyledi:
“Bir başkasından yapılan nakillerde ortalama bilinen şey aşağı yukarı yapılan işlemden dolayı yüzde 15’lerde kaybedilme riski olduğu. Peki o zaman bu riske neden giriliyor? Bu hastalara neden nakil yapılıyor? Çünkü hastalığın riski daha yüksek. Dünyada Orak Hücre hasta grubu için ortalama yaşam 40 bölgemizde 30 yaş civarı. Her hasta için risk değerlendirmesi yapılıyor. Risk durumu analizi yapılıyor. Nakil endikasyonları ona göre konuluyor."

İLERİ YAŞTA RİSK ARTIYOR
Löseminin hangi yaşlarda görüldüğüne dair açıklama da yapan Prof. Dr. Hakan Özdoğu, bu konunun hastalık tiplerine göre değiştiğini söyledi.

Özdoğu, “Ama genel olarak ileri yaşlarda malin hastalıklarının çıkma olasılığı artıyor. Kötü huylu hastalıklar, lösemiler gibi hastalıkların gelişme riski artıyor. Tedaviye direnç oluşturan bazı kromozomal değişiklikler ileri yaşta daha sık görülüyor. Bütün bunların bir sonucu olarak tedaviye direnç ve işlem ilişkili riskler artıyor" dedi.

Çocuk yaştaki orak hücre hastalarında kemik iliği nakli hazırlama rejimi denilen tedavide yüksek dozlarda ilaçlar kullanıldığını belirten Prof. Dr. Hakan Özdoğu şöyle devam etti:
“Çocuk olduğu için bunları tolere edebiliyor. Bizim ablatif dediğimiz hazırlama rejimi ile çocuklarda başarı yüzde 90’ların üzerinde. Ancak, erişkinlerde yaş ilerledikçe organ hasarları oluştuğu için çocuklarda uygulanan yüksek dozdaki hazırlama rejimi uygulanması olanaklı değildir. Bu nedenle erişkinde daha düşük yoğunluklu bir hazırlama rejimi uygulanmaktadır. Hazırlama rejimi vericiden alınan kök hücrelerin alıcının vücuduna yerleşmesini sağlamak amacıyla kullanılan alıcının bağışıklık sistemini baskılamayı sağlayan bir tedavi şeklidir."

"PROTOKOLLE GRAFT KAYBINI ÖNLEDİK"
“Erişkinlerde organ hasarları çok arttığı için çocuklardaki tedavi rejimlerini uygulayamıyoruz” diyen Özdoğu şunları kaydetti:
“Uygularsak hastanın yaşamını tehlikeye sokmuş oluyoruz. Bu yüzden dolayı yüksek dozdaki bu ilaçları uygulayamadığımız için daha düşük dozdaki ilaçları uygulayabiliyoruz. O zaman bu protokolün problemi de şu oluyor. Verdiğiniz yerleştirmek istediğiniz hücreleri alıcı reddediyor. Buna graft kaybı diyoruz. Graft kaybı oranı erişkin de çok yüksek. Çözülemeyen problemlerden bir tanesi budur. Şu an ki yayınlara göre bu oran yüzde 43. hastalığın geri gelmesi yüzde 50 civarında. 10 hastaya yaparsanız yüzde 40’ı tekrar eski hale dönüyor. Buda çözülmesi gereken bir problem. Bizim protokolde yaptığımız yenilik veya gelişme bu Graft kaybının engellenmesini sağlamak. Yeni geliştirdiğimiz protokolle graft kaybını engellemiş olduk. Bununla birlikte başarı oranımızı yükselttik. Hastaya zarar vermeden de graft kaybını engelledik. Verdiğimiz hücrelerin yerleşmesini yaşamasını ve hastalığın düzelmesini sağlamış olduk."
Kaynak: İHA