'Türkiye'nin Stratejik Önemi Artıyor'

Eski Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, Ukrayna'daki gelişmelerin Türkiye'nin stratejik önemini artırdığını belirterek, "Bugün her zamankinden çok daha eminim ki Türkiye'nin AB üyeliği gelecek için çok büyük önem taşıyor" dedi.

Verheugen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rusya'nın Kırım'ı ilhakı sonrasında değişen stratejik dengeler üzerinde hızlı ve kesin yargılara varılmaması gerektiğini ifade ederek, Avrupa'nın yeni bir bölünme riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Günter Verheugen, "Bugün şahit olduklarımızın, Avrupa'da yeni bir bölünme ve ihtilaf döneminin başlangıcı olup olmadığı konusunda şunu söylemeliyim: Böyle bir olasılıktan büyük üzüntü duyarım ve herkesin de böyle bir ihtimali esefle karşılaması gerekir. Ancak böyle bir olasılığı dışlayamam" ifadesini kullandı.
Son gelişmelerin Türkiye'nin Avrupa için stratejik önemini bir kez daha gösterdiğini vurgulayan Verheugen, "Bizler Rusya ile problemlerimize çözüm bulsak da bulamasak da yaşananlar Türkiye için şu anlama geliyor; Türkiye'nin stratejik önemi artmaya devam ediyor. Türkiye'nin coğrafi konumu, ekonomik gücü, sağlıklı demografik yapısı Türkiye'yi tüm bölgede bir çekim merkezi yapıyor. Türkiye'nin bu özellikleri devam edecektir" ifadesini kullandı.
1999- 2004 yılları arasında AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi olarak görev yapan ve ardından 2004-2010 yıllarında AB Komisyonu Başkan Yardımcılığını üstlenen Günter Verheugen, genişleme sürecinin AB projesinin en önemli başarılarından biri olduğunu ifade ederken, Türkiye'nin AB müzakere sürecinin yeniden canlandırılması gerektiğini vurguladı.
- Türkiye, AB için çok önemli
"AB'de şu sıralar genişleme sürecinin gündemden düştüğü konuşuluyor. Bu doğru. AB adayı Balkan ülkelerinin önünde zaten çok uzun bir süre var. Genişleme konusunda bugünkü olumsuz havadan esasen olumsuz etkilenen tek aday ülke Türkiye" diyen Verheugen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çok uzun yıllardır süren Türkiye'nin AB üyelik sürecinin yeni bir ivme kazanması gerekiyor. Bugün her zamankinden çok daha eminim ki Türkiye'nin AB üyeliği gelecek için çok büyük önem taşıyor. AB üyeliği yalnızca Türkiye için değil, AB'nin geleceği için de çok büyük önem taşıyor. Türkiye'nin AB süreci önündeki mevcut engelleri ortadan kaldırmak ve sürecin devamını sağlamak için mümkün olan her şeyi yapmalıyız."
- AB, Ukrayna'da çok hata yaptı
Rusya'nın Kırım'ı ilhakı ve Ukrayna'daki siyasi kriz konusunda AB'nin ve Almanya'nın büyük hataları olduğunu ifade eden Verheugen, Alman siyasetçilerin geçmişte Yulya Timoşenko'yu bir özgürlük sembolü olarak lanse etmelerinin yanlış olduğunu, izlenen politikanın bugün içinde düşülen durumda etkili olduğunu kaydetti.


"Ukrayna'daki gelişmeler konusunda Kiev'deki hükümetin hataları oldu. Rusya hatalar yaptı. AB'nin de çok hatası oldu" diyen Verheugen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"AB, Ukrayna konusunda en büyük hatayı 2012'de yaptı. Bugün herkes bu konuda suskun kalıyor. AB ile Ukrayna arasında ortaklık anlaşması, 2012 yılında imzalanabilirdi. Ukrayna'nın azledilen Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç o zaman bunu imzalamaya hazırdı. Bu anlaşmanın o zaman neden imzalanamadığını, sonraki dönemde Rusya'nın nasıl olup da müdahil olma imkanını yakaladığını unutmamamız gerekiyor. Biz Avrupalılar, 2012'de Timoşenko hakkında açılan dava nedeniyle Timoşenko'ya destek için, Ukrayna yönetimi üzerinde baskı oluşturmak için bu anlaşmayı imzalamadık. Timoşenko ise bugün çıkıp, Rusya'nın ortadan kaldırılması gerektiğini söylüyor. Kendi elleriyle Putin'i vurmak istediğini anlatıyor. Bunu zamanında kimin için yaptığımızı hatırlatmak için söylüyorum. Bu ilk büyük hataydı. İkinci büyük hata ise Brüksel'in Ukrayna'daki çok karmaşık siyasi ve ekonomik durumu tüm boyutlarıyla kavramada başarısız olması oldu."
AB ile Ukrayna arasında daha yakın siyasi ve ekonomik bağlar öngören ortaklık anlaşması, 2013 yılı kasım ayında imzalanma aşamasına gelmiş ancak Yanukoviç, Rusya'nın etkisiyle anlaşmayı imzalamaktan vazgeçmişti. Bunun üzerine AB yanlıları ve muhalifler geniş kapsamlı gösteriler başlatmış, tırmanan gerilim 22 Şubat'ta Yanukoviç yönetiminin devirmesiyle sonuçlanmıştı.
Yönetimin devrilmesinin ardından Ukrayna'nın doğusundaki kentlerde Rusya yanlısı gruplar özerklik talebiyle gösterilere başlamış, fiilen Rusya kontrolüne giren Kırım'da 17 Mart'ta yapılan referandumun ardından Kırım yönetimi Ukrayna'dan bağımsızlığını tek taraflı ilan edip Rusya Federasyonu'na bağlanmıştı.
Kaynak: AA