Dünya Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddeti Önleme Günü

Eskişehir Tabip Odası ve SES adına basın açıklaması yapan Dr. Hamit Güçlüer, Dr. Ersin Arslan’ın Gaziantep’te bir hasta yakını tarafından bıçaklanarak katledilmesinin üzerinden iki yıl geçtiğini belirterek, sağlık çalışanlarının ülkenin dört bir yanında her gün şiddet görmeye devam ettiğini söyledi.

Dünya Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddeti Önleme Günü

Güçlüer, hükümetin, siyasetçilerin ve yöneticilerin sağlık çalışanlarını itibarsızlaştıran, küçük düşüren ve hedef gösteren üslup ve açıklamalarda bulunduğunu iddia ederek, tüm bunların sonucunda bozuk bir sağlık sistemi ile tedavi olamayan hastalardan çalışanlara yönelmiş öfke ve şiddetin ortaya çıktığını savundu. Dr. Ersin Arslan’ın ölümünden sonra genç bir sağlık emekçisi Dr. Melike Erdem’in sisteme isyanını kendi canıyla ödediğini belirten Eskişehir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Hamit Güçlüer, Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yoğun bakım hemşiresi Rabia Önal'ın öldüresiye dövüldüğünü hatırlatarak, "Kaymakamın dövdüğü doktor, hastane müdürünün kovaladığı sağlık çalışanı, emniyet güçleri ve başhekimlerin saldırısı, hasta ve hasta yakınlarının yerlerde tekmelediği hamile doktor, dövülen yoğun bakım asistanları, silah çekilen acil servisler, silahlı tehditler, kovalanan doktorlar, diş hekimleri, hemşireler... Bunlar kamuoyuna yansıyanlar. Ya bilmediklerimiz, ya açıklanamayanlar?” diye konuştu.

TBMM raporunda da yer alan temel bir talepleri olduğunu, sağlık çalışanlarına yönelik şiddeti azaltmaya katkısı olacak bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini vurgulayan Dr. Güçlüer, önerilen somut caydırıcılığı olan yasal düzenleme yerine son çıkan sağlık torba yasasında pratikte karşılığı bulunmayan bir düzenlemeye gidildiğini savundu. Dr. Güçlüer şunları söyledi:
“Sağlık çalışanlarına dayak atanlar yine ellerini kollarını sallayarak ortada dolaşıyor, ertesi gün dayak attıkları sağlıkçıyı tehdit etmeye devam ediyor. Göstermelik yasal düzenlemeler değil, samimiyet bekliyoruz. Bir diğer önemli talebimiz de 17 Nisan’ın tüm dünyada Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddeti Önleme Günü ilan edilmesidir. Sağlık çalışanları şiddeti sadece hasta yakınlarından görmüyor. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sağlığı ticari bir hizmet haline getirmesi ve üzerinden kar elde edilmesinin sebep olduğu baskı ve mobbing bir yana, çalışanlar yöneticilerden doğrudan şiddet de görüyor. Kaymakamın yerde tekmelediği kadın aile hekimi akıllardadır. Atanmışlar, seçilmişler ve daha nicesinin şiddetini de unutmadık. Gittikçe ağırlaşan iş yükü ve angarya, 7/24, esnek-kuralsız ve baskı altında çalıştırılma var, hemşirelerde haftada 56, asistan hekimlerde 90 saate kadar uzayan mesailer var. Sağlık hizmetine ulaşmanın önünde bin bir türlü engel var, her kademede ödenen katkı-katılım payı ve ilave ücretler var. Hükümet, siyasetçiler ve yöneticilerin sağlık çalışanlarını itibarsızlaştıran, küçük düşüren, hedef gösteren kışkırtıcı üslubu ve açıklamaları var. Tüm bunların sonucunda bozuk bir sağlık sistemi, tedavi olamayan hastalar, çalışanlara yönelmiş öfke ve şiddet var. Böyle sağlık sistemi olmaz. Bu şartlarda iyi hekimlik, diş hekimliği, hemşirelik, ebelik, teknisyenlik yapılmaz, nitelikli sağlık hizmeti verilmez.”
Kaynak: İHA