Kadına Yönelik Şiddette Uluslararası Mücadele Günü

Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Kadına Yönelik Şiddette Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı değerlendirmede, “Dünya Sağlık Örgütü raporuna göre dünyada her 3 kadından birisinin şiddet gördüğü tespiti; kadına yönelik şiddetin sadece Türkiye’nin değil dünyanın sorunu olduğunu gözler önüne sermektedir” tespitinde bulundu.

Kadına Yönelik Şiddette Uluslararası Mücadele Günü

Birleşmiş Milletler’in kadına yönelik şiddeti; cinsiyete dayalı olarak gerçekleşen ve kadınlarda fiziksel, cinsel, psikolojik herhangi bir zarar ve üzüntü sonucunu doğuran özel veya toplum yaşamında gerçekleşebilen her türlü davranış, tehdit, baskı veya özgürlüğün keyfi olarak engellenmesi olarak tanımladığına atıfta bulunan Şeker, “DSÖ tarafından, refah düzeyi yüksek Kuzey Amerika, Avrupa, Avustralya ve Japonya’da şiddet oranının üçte bir olarak ifade edilmesi, şiddetin refah düzeyi ile azaldığını gösterse de yapılan araştırma ve çalışmalar sorunun refah düzeyi ve eğitim düzeyi ile ilintili ve orantılı olmadığını gösterdiğine, aslında şiddetin altındaki gerçeğin; sağlık sorunu olduğuna, daha açık bir ifadeyle hasta toplum, hasta aile ve hasta birey sorunudur. Özelde kadına yönelik şiddet mevzuuna gelecek olursak; günümüzde şiddet mağduru kadının sağlığının öncelikli bir sağlık sorunu olarak görülmeyerek, işin magazinsel, adli ve üçüncü sayfa haberi vakası olarak yanlış bir değerlendirme yapıldığına şahit olmaktayız. Ülkemizde yapılan araştırmalarda; sağlık çalışanlarının da üyesi olduğu toplumun değer yargılarından etkilenerek duygularıyla hareket ettiği tespit edilmiştir. Basmakalıp toplumsal yargılar ve bunların neticesinde şekillenmiş duygularla yapılan muayene ve tedavilerde sağlık çalışanlarının mesleki profesyonelliğini icra etmesinde sınırlılıklar meydana getirmektedir. Sağlık çalışanlarının kendi duygu ve tutumlarını idrak ederek kontrol etmesi, öznellikten uzak davranması ve duygularını sunduğu sağlık hizmetine karıştırmaması gerekmektedir. Sağlık kuruluşlarındaki işlemler özel olarak hazırlanmış yerlerde ve uzmanlık bilgileri çerçevesinde değerlendirilmelidir” dedi.

“ŞİDDET GÖREN SAĞLIK KURULUŞLARINDA KENDİNİ GÜVENDE HİSSETMELİ”
Rektör Şeker; Sağlık çalışanlarının mağdurenin mahremiyet ve güvenliğinin sağlanmasını esas alarak, hasta mağdurenin suçluluk hissetmeden kendini ifade edebileceği bir ortamda muayene, tetkik, tedavi, destek ve rehberlik sunma görevlerini tam ve eksiksiz yapmaları gerektiğinin altını çizdi. Şeker, aksi halde eldeki hasta muayene rehberlerine göre muayeneleri gerçekleştirmeyenler için kötü hekimlik uygulaması sorununun ve şiddete uğramış kadının mağduriyetinin çözümsüzlüğünün gündeme geleceğini söyledi.

“ŞİDDET UYGULAYANA CEZA İLE BERABER EĞİTİM DE VERİLMELİ”
Şeker açıklamasına şöyle devam etti: “Bu yüzden aile içi kadına yönelik uygulanan her türlü şiddetin aile içinde kalması gerektiği toplumsal yanılgısından dönülüp, konunun adli bir sorun değil bir sağlık sorunu olduğu kabulüyle mağdurelere gerekli sağlık hizmeti sunulmalıdır. Şiddet uygulayıcılarının da eğitim ve sağlık hizmetine ihtiyacı olduğunu göz ardı edilmeden, caydırıcı hukuki yaptırımları gecikmeden uygulayıp, gerekli rehabilitasyon edici sağlık ve eğitim hizmet ve desteği sağlanmalıdır. Ayrıca devletin sosyal sorumlukları gereği; şiddetin unsurları oluşmadan, şiddeti önlemeye yönelik gerekli eğitim ve rehberlik hizmetinin sunulması için çalışmaların artırılması gerekmektedir. Son olarak Necmettin Erbakan Üniversitesi olarak bizler de, evde, okulda, statta, toplumda şiddete hayır ve sıfır tolerans diyoruz.”
Kaynak: İHA