Diyarbakır Barosu’ndan 25 Kasım Açıklaması

25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle açıklama yapan Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi Koordinatörü avukat Serap Yiğit Erkuş, kadın cinayetlerinin yüzde bin 400, namus ve töre adına kadınlara yönelik kötü muamele, işkence, öldürme, intihara zorlamaların ise yüzde 25 artığını vurguladı.

Şiddetin yalnızca bedenlere zarar vermediğine dikkat çeken Erkuş, şiddetin, kadınların öz saygısını, ihlale direnme ve hak arama arzusunu zayıflattığını işaret etti.
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi Koordinatörü avukat Serap Yiğit Erkuş tarafından, 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle yazılı açıklama yapıldı. 25 Kasım’ın kadınlarla ilgili diğer günlerden önemli bir farkının olduğunu belirten Erkuş, bunun da dünya üzerinde yaşayan tüm kadınların ve kız çocuklarının giderek artan ve çeşitli biçimlerde maruz kaldıkları cinsiyete dayalı şiddete odaklanılmış olması olduğuna dikkat çekti.

"TÜRKİYE EN GERİ ÜLKELER ARASINDA"
1985 yılında Birleşmiş Milletler’in (BM), Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesini (CEDAW) imzaladığını anımsatan Erkuş, "Türkiye tarafından da imzalanan bu sözleşme; taraf ülkelere, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığa karşı gerekli yasal düzenlemeleri yapma ve şiddeti oradan kaldıracak uzun ve kısa vadeli çözümler getirme sorumluluğu getirmektedir. Ancak CEDAW’a taraf bir ülke olan Türkiye, kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık konusunda dünyanın en geri ülkelerinin arasında yer almakta ve hatta geçen yıllarla birlikte şiddet ve ayrımcılığın boyutları artmaktadır" dedi.

"KADIN CİNAYETLERİ YÜZDE BİN 400 ARTTI"
Dünyada özellikle kadınlara yönelik dehşet verici şiddetlerin uygulandığına vurgu yapan Erkuş, şunları söyledi:
"Nitekim IŞİD gibi çetelerin, kaçırılma, satılma, tecavüz gibi her türlü şiddet ve zorbalıklarla göçe zorladığı kadınlar yaşamdan koparılıyor. Günümüzde, hala bazı ülkelerde kadınlar o ülkelerin kanunlarına göre taşlanmaya, kırbaçlanmaya, öldürülmeye devam ediyor. Son yıllarda yapılan istatistiklere giren kadın cinayeti oranı yüzde bin 400 artmıştır. Namus ve töre adına kadınlara yönelik kötü muamele, işkence, öldürme, intihara zorlama oranı son yıllarda yüzde 25 oranında artmıştır. Ülkemizde devletten koruma talep ettiği halde çığlıkları duyulmaması nedeniyle öldürülen çok sayıda kadın bulunmaktadır. Eş şiddeti önemli bir sağlık sorunudur. Ruh sağlığı sorunları arasında ‘intihar’ önemli bir yer almakta olup küçümsenmemesi gereken bir sorundur. Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmeleri de şiddete zemin hazırlamaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) aile içi şiddet nedeniyle ceza alan ilk ülke Türkiye’dir. Bu cezanın alınmasını neden olan kişi devlet tarafından korunamamasına bağlı olarak eşi tarafından öldürülmüş bir kadındır."

"ŞİDDET MEŞRULAŞTIRILIYOR"
Şiddetin yalnızca bedenlere zarar vermediğini vurgulayan Erkuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şiddet, kadınların öz saygısını, ihlale direnme ve hak arama arzusunu zayıflatıyor veya yok ediyor. Şiddet, dinsel-geleneksel önyargılarla, cinsiyet ayrımcı politikalarla ve yasalar eliyle meşrulaştırılıyor. Sokakta, iş yerinde, okulda, hayatın her alanında şiddet ve sömürüyle karşı karşıya kalan bütün emekçi kadınları bu sorunlara karşı dimdik ve yılmadan mücadele etmek için birlik olmaya davet ediyoruz. Kadın hakları savunucuları olarak bizler, kadının cinsel, fiziksel, psikolojik bütünlüğünün dokunulmaz olduğunu, kadının insan haklarının temel insan hakkı olduğunu bir kez daha hatırlatıyor, kadına yönelik her türlü şiddet sonlanınca ya kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyoruz."
Kaynak: İHA