Aibü Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Duran Açıklaması
Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Duran, "Ağız bakımını yapamadığımız zaman hem çürükler hem de ağız hastalıkları karşımıza gelecektir" dedi.
Duran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kliniklerde 2014 yılı içerisinde 52 bin 500 poliklinik hizmeti verildiğini, 14 bin kişinin ilk defa hastaneye gelerek tedavi olduğunu söyledi.
Fakültede 8 anabilim dalının olduğunu vurgulayan Duran, "Bu klinikler içerisinde doğumdan sonraki bütün diş tedaviler, dudak, damak yarığı gibi çocuk ve bebeklerde görülen hastalıklardan, yaşlı hastalardaki protezlere kadar her tür tedavinin kliniklerde yapılmakta. İmplant ve lazerle diş tedavisi kliniklerimizde rutin olarak yapılıyor" diye konuştu.
Duran, 20 öğretim üyesinin olduğunu, ilerleyen günlerde 2 öğretim üyesinin daha göreve başlayacağını bildirerek, fakültede aynı zamanda uzmanlık eğitiminin verildiğini, fakültenin dördüncü sınıf öğrencilerin asistan ve hocaların gözetiminde kliniklerde çalıştığını ifade etti.
Fakültede saat 17.00'den sonra da tedavi hizmeti verileceğini anlatan Duran, mesai saatlerinin dışında hasta almaya başlayacaklarını belirtti.
Duran, fakültenin açıldığında Bolu'dan Ankara'ya çok fazla sevkin olduğunu gördüklerini kaydederek, şunları söyledi:
"Bu sevklerin büyük bir çoğunluğu çocuk hastalardı. Bu hastalarımız tel tedavisi, dolgusu veya da çekimi yapılmadığı için Ankara'ya gitmekteydi. Fakültemiz açıldıktan sonra bu hastalarımızın tedavilerine yönelik de çalışma yaptığımız için Bolu'dan Ankara'ya hasta gitmez oldu. Ankara'ya sevkleri bitirdik. Sadece bizden değil, çevre illerdeki sevklerde bitti. Onlar da artık bize geliyor."
Tüketilen gıdaların artıklarının ağız içerisinde kalmaması gerektiğini söyleyen Duran, "Ağız bakımını yapamadığımız zaman hem çürükler hem de ağız hastalıkları karşımıza gelecektir. Çürükler ve diş eti hastalıkları öyle ya da böyle diş kaybı ile sonuçlanacaktır. Kaybedilen dişin ardından da ağız yapısı bozulacak" ifadesini kullandı.
"Türk toplumu ağız sağlığına yeterince ilgi göstermiyor" diyen Duran, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bunun için direk söyleyemiyoruz ama Avrupa ve Türkiye'deki kullanılan fırça ve macun ortalamasına baktığımızda, bizim yeteri kadar kullanmadığımız görülmekte. Diş fırçalama alışkanlığı ülkemizde çok fazla yaygın değil. Daha çok hastalık olduktan sonra hekime gitme var. Rutinde hekime gidipte kontrol ettirme alışkanlığımız da hiç yok. Bu da ne zaman dişlerimiz ağrıyor, o zaman hekime gidiyoruz getiriyor. İş yoğunlu veya korkudan dolayı hekime gidilmiyor. Çok basit bir tedavi modeliyle sorun ortadan kaldırılabileceği halde hasta tedaviye gitmeyerek, olayı daha da şiddetlendiriyor ve artık basit tedavi modelleriyle tedavi edilemiyor. Bazen de hiç tedavi edilemiyor ve diş çekime gidiyor. Bu da bizim ağız ve diş bakımında ne kadar ilgisiz olduğumuzu ortaya koyuyor. Bunun temelinde ilköğretimden başlıyor. O çocuklara ne öğretirseniz öğretin, çocuk evde anne ve babasından diş fırçalamayı görmüyorsa bunu hayatta pratiğe uygulayamıyor. Çocuklara ağız ve diş bakımı yerleştirebilmemiz için önce ağız ve diş bakımına önce anne ve babalardan başlaması gerek."
Kaynak: AA
Fakültede 8 anabilim dalının olduğunu vurgulayan Duran, "Bu klinikler içerisinde doğumdan sonraki bütün diş tedaviler, dudak, damak yarığı gibi çocuk ve bebeklerde görülen hastalıklardan, yaşlı hastalardaki protezlere kadar her tür tedavinin kliniklerde yapılmakta. İmplant ve lazerle diş tedavisi kliniklerimizde rutin olarak yapılıyor" diye konuştu.
Duran, 20 öğretim üyesinin olduğunu, ilerleyen günlerde 2 öğretim üyesinin daha göreve başlayacağını bildirerek, fakültede aynı zamanda uzmanlık eğitiminin verildiğini, fakültenin dördüncü sınıf öğrencilerin asistan ve hocaların gözetiminde kliniklerde çalıştığını ifade etti.
Fakültede saat 17.00'den sonra da tedavi hizmeti verileceğini anlatan Duran, mesai saatlerinin dışında hasta almaya başlayacaklarını belirtti.
Duran, fakültenin açıldığında Bolu'dan Ankara'ya çok fazla sevkin olduğunu gördüklerini kaydederek, şunları söyledi:
"Bu sevklerin büyük bir çoğunluğu çocuk hastalardı. Bu hastalarımız tel tedavisi, dolgusu veya da çekimi yapılmadığı için Ankara'ya gitmekteydi. Fakültemiz açıldıktan sonra bu hastalarımızın tedavilerine yönelik de çalışma yaptığımız için Bolu'dan Ankara'ya hasta gitmez oldu. Ankara'ya sevkleri bitirdik. Sadece bizden değil, çevre illerdeki sevklerde bitti. Onlar da artık bize geliyor."
Tüketilen gıdaların artıklarının ağız içerisinde kalmaması gerektiğini söyleyen Duran, "Ağız bakımını yapamadığımız zaman hem çürükler hem de ağız hastalıkları karşımıza gelecektir. Çürükler ve diş eti hastalıkları öyle ya da böyle diş kaybı ile sonuçlanacaktır. Kaybedilen dişin ardından da ağız yapısı bozulacak" ifadesini kullandı.
"Türk toplumu ağız sağlığına yeterince ilgi göstermiyor" diyen Duran, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bunun için direk söyleyemiyoruz ama Avrupa ve Türkiye'deki kullanılan fırça ve macun ortalamasına baktığımızda, bizim yeteri kadar kullanmadığımız görülmekte. Diş fırçalama alışkanlığı ülkemizde çok fazla yaygın değil. Daha çok hastalık olduktan sonra hekime gitme var. Rutinde hekime gidipte kontrol ettirme alışkanlığımız da hiç yok. Bu da ne zaman dişlerimiz ağrıyor, o zaman hekime gidiyoruz getiriyor. İş yoğunlu veya korkudan dolayı hekime gidilmiyor. Çok basit bir tedavi modeliyle sorun ortadan kaldırılabileceği halde hasta tedaviye gitmeyerek, olayı daha da şiddetlendiriyor ve artık basit tedavi modelleriyle tedavi edilemiyor. Bazen de hiç tedavi edilemiyor ve diş çekime gidiyor. Bu da bizim ağız ve diş bakımında ne kadar ilgisiz olduğumuzu ortaya koyuyor. Bunun temelinde ilköğretimden başlıyor. O çocuklara ne öğretirseniz öğretin, çocuk evde anne ve babasından diş fırçalamayı görmüyorsa bunu hayatta pratiğe uygulayamıyor. Çocuklara ağız ve diş bakımı yerleştirebilmemiz için önce ağız ve diş bakımına önce anne ve babalardan başlaması gerek."