İşçilere ulaşmak için adeta seferberlik ilan edildi

Kömür ocağında 18 madencinin mahsur kalmasıyla tüm Türkiye'de gözlerin çevrildiği Ermenek'te işçilere ulaşmak için adeta seferberlik ilan edildi.

İşçilere ulaşmak için adeta seferberlik ilan edildi
Ermenek ilçesinde 18 işçinin kurtarılması için adeta seferberlik ilan edilmişcesine çalışılırken, ilçe halkının tüm acılarına rağmen sergilediği misafirperverlik dikkati çekiyor.

Toroslar'ın üzerinde yer alan Ermenek, Güney Anadolu'nun zorlu coğrafi özelliklerini taşıyor. 1989 yılında Konya'dan Karaman'a bağlanan Ermenek, doğusundaki Mut'a 87, güneyindeki Gülnar-Anamur'a 110, batısındaki Alanya'ya 320, kuzeyinde Hadim-Bozkır'a, Karaman (Mut) üzerinden 160 kilometre mesafe uzaklıkta yer alıyor.

Konya'ya ise 260 kilometre uzaklıktaki ilçe Akdeniz iklimiyle İç Anadolu karasal iklim arasında bir geçiş bölgesi.

Çevresi oldukça yüksek dağ ve tepelerle çevrili olan Ermenek'te ekilebilir topraklar çok az. Buna bağlı olarak bölge halkının geliri de oldukça düşük. Orman ve su bakımından zengin sayılan ilçede, küçükbaş hayvancılık, meyvecilik, el sanatları, linyit madenleri, taşımacılık halkın geçim kaynakları arasında yer alıyor.

İlçe, zengin bitki örtüsü, doğal güzellikleri, havası tarihi yapılarıyla ön plana çıkıyor.

Yardım seferberliği


Kömür ocağında 18 işçinin mahsur kalmasıyla dikkatleri üzerine çeken ilçedeki halk, olayın ilk gününden itibaren adeta birbirine kenetlendi. Her yerde işçilerden gelecek iyi bir haberin hayali kuruluyor. İşçileri kurtarmak için yetkililerin dışında adeta tüm ilçede seferberlik ilan edilmiş durumda. İlçe halkı, gece gündüz demeden maden ocağındaki işçilere ulaşmak için görevlilerle birlikte var gücüyle çalışıyor.

Her gittiğiniz kahvehanede, tüm gelişmeler televizyondan takip edilmeye çalışılıyor. Böyle acı bir olayda bile ilçe halkı misafirperverliğini eksik etmiyor. Kimin yanına gitseniz, "hoşgeldiniz" diyerek hemen çalışmaktan nasır tutmuş elleriyle tokalaşmak istiyor. Bir şey ikram etmeden hiç kimse sizi bırakmıyor.

Madenci ailelerinin durumu ise yürekleri parçalıyor, insanın içini acıtıyor. Neredeyse tamamının eşleri çok genç, çocukları ise küçük. Çoğunluğunun evi boyasız ve yeni kredi çekilerek kabası inşa edilir edilmez oturulmuş. Biraz konuştukça hepsinin çok farklı bir hikayesi olduğu ortaya çıkıyor.

Hüseyin Gültekin'in mahsur kaldığı gün baba olması, İsmail Gürses'in 3 yaşındaki oğlu Mustafa'nın babasının mama getirmesini beklemesi, Osman Çoksöyler'in işe başladığı gün mahsur kalması gibi.

Gönülleri zengin

Madende mahsur kalan işçilerden Tezcan Gökçe'nin annesi Ayşe Gökçe, "Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?" diyerek tüm Türkiye'yi yasa boğdu. Oğlu Tezcan Gökçe'den iyi haber bekleyen baba Recep Gökçe'nin oğlunun durumuyla ilgili ""Gitti mi benim oğlan şimdi, saklamayın" sorusu ise 7'den 70'e herkesin yüreğinde derin bir yara bıraktı.

Ancak insanlar tüm bu acılarına rağmen sizi evlerine misafir ediyor, o kargaşada bile çam sakızı çoban armağanı bir şeyler ikram etmeden sizi bırakmıyor.

Öte yandan, yaşanan dramı medyadan takip edip "Acaba bu zor durumdaki insanlar için ben ne yapabilirim?" diye düşünen bazı vatandaşlar ise bölgeye bizzat gelerek ya da buradaki tanıdıkları aracılıklarıyla, madende mahsur kalan ailelere imkanları ölçüsünde ayni ve nakdi yardım ulaştırmaya çalışıyor.
Kaynak: AA