Mers İçin 14, Ebola İçin 21 Gün Gözlem Yapılıyor

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, "MERS hastalığı çok kolay yayılmayan bir hastalıktır. Bugüne kadar 350 civarında vaka bildirilmiştir. Türkiye genelinde doğrulanan bir vaka hayatını kaybetti. Onun dışında vaka yok" dedi.

Köksal, 5. Türkiye Zoonotik Hastalıklar Sempozyumu için geldiği Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde düzenlediği basın toplantısında, bu sempozyum programının aylar öncesinden hazırlandığını, son günlerde gündemde yer tutan Ebola ve MERS'e de yer verdiklerini söyledi.

Zoonotik hastalıkların hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar olduğunu, insan sağlığını ciddi boyutta tehdit ettiğini anımsatan Köksal, "Türkiye zoonotik hastalıklar bakımından önemli bir ülkedir. Zoonotik hastalıkların sok görüldüğü ülkelerden biridir. Bununla mücadele için veteriner hekimler ve tıp doktorları, sağlık mensupları birlikte hareket ederek birtakım faaliyetlerde bulunurlar" dedi.

Köksal, MERS'in ciddi solunum yetmezliğiyle ani başlayan yüksek ateş, solunum sıkıntısı, halsizlik, öksürük gibi bulgularla kendini gösterdiğini anlattı.
Hastalığın akciğeri ciğeri ciddi bir şekilde etkilemesi nedeniyle hastaların hayatlarını kaybettiğini anlatan Köksal, "MERS, Ortadoğu ve Suudi Arabistan'ı tehdit eden bir hastalık gibi görünse de bugün global dünyada insan hareketliliği hastalıkların her yerde görülmesine imkan vermektedir. Hastalığın Arabistan yarımadası çıkışlı olduğunu bilmemize rağmen dünyanın pekçok yerinde görüldüğünü biliyoruz. Bunun sebebi insan hareketliliğidir. Turizm, eğitim, iş, sağlık, dini vecibeleri yerine getirmek amacıyla insan hareketliliği söz konusudur" diye konuştu.

Köksal, hac mevsiminin MERS açısından ciddi tehlike oluşturduğunu, hastalığın endemik bölgesi olan Suudi Arabistan'a bu yıl hac dolayısıyla yaklaşık 60 bin kişinin gittiğini söyledi.

Hacıların çok yakın temas halinde olduğunu anımsatan Köksal, "Hastalık solunum yolu ve temasla bulaşmaktadır. Eller çok önemli yer tutmakta. Öksürük, hapşırık, burun akıntısı gibi solunum sekresyonlarının etrafa bulaşmasıyla hastalık etkeni vücuda girebilmektedir. Ortalama 14 gün içerisinde bu belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Ülkemizde bir tane doğrulanan vaka oldu. Bunun dışında doğrulanan vaka yok. MERS korunması mümkün olan bir hastalıktır. Toplu yaşanılan ortamlarda maske takılması, ellerin iyi yıkanması gibi çok basit önlemlerle bu hastalıktan korunmak mümkündür" şeklinde konuştu.

Köksal, hastalığın tehdit ettiği diğer risk grubunun da sağlık personeli olduğunu, bu semptomlarla hastaneye başvuran kişilerin hastalığın endemik görüldüğü bölgelerden geldiklerini belirtmesi gerektiğini vurguladı.
Diğer vatandaşlara hastalığın bulaşmasını önlemek amacıyla bu hastaların ayrı servislerde takip edilmesi gerektiğine dikkati çeken Köksal, şunları kaydetti:
"Halk Sağlığı Kurumunun viroloji laboratuvarlarında MERS'e ait testler yapılmakta ve çok hızlı sürede tespit edilmektedir. Hastalığın spesifik tedavisi yok, destek tedavisiyle hastalarımızı yaşama geri döndürmeye çalışıyoruz. Dünyada yüzde 40-50 arasında ölüm oranı olduğunu görüyoruz. Yaş sınırı yok, her yaşta görülüyor. Erkek vaka sayısının kadın vaka sayısına göre biraz daha fazla olduğunu görüyoruz. Hastalığın insanlara bulaşmasında yarasa ve develer önemli yer tutmuştur. Develerin tüm çıkartılarında virüs mevcuttur. Arabistan'da deve yaygın olarak insanlarla iç içe kullanılan bir hayvandır. MERS hastalığı çok kolay yayılmayan bir hastalıktır. Bugüne kadar 350 civarında vaka bildirilmiştir. Türkiye genelinde doğrulanan bir vaka hayatını kaybetti. Onun dışında vaka yok."
Hacdan dönen vatandaşların hastalığın endemik bölgesinden gelmesi nedeniyle daha dikkatli olması gerektiğine işaret eden Köksal, "Kendilerinde ani başlayan öksürük, ateş, halsizlik gibi belirtiler varsa bu vatandaşların 14 gün süreyle hac ziyaretlerini biraz ertelemeleri yerinde olacaktır. Çünkü kuluçka süresinde olabilir, ülkeye geldikten sonra semptomlar çıkabilir. Bu nedenle hac ziyaretlerini 10-14 gün ötelersek o kişilerin hasta olup olmadıklarını tespit etmek daha kolay olur. Biz toplum olarak sarılmayı tokalaşmayı çok seviyoruz. Hac dönüşü bundan uzak durulursa, ellerin dezenfekte edilmesi gibi önlemler alarak da hastalığın üçüncül kişilere bulaşmasını engellememiz gerekiyor" şeklinde konuştu.

-"Ebola çok bulaşıcı bir virüs"
Köksal, Ebola'nın 1976'da yine özellikle batı Afrika'da görüldüğünü hatırlatarak, Ebola'nın hayvanlar arasında daha yaygın olduğunu ama insanların hayvan hayatına müdahale etmesi nedeniyle insanlarda da görülmeye başladığını anlattı.
Ebola'nın çok bulaşıcı bir virüs olduğunu vurgulayan Köksal, şöyle devam etti:
"Anne sütünden idrara dışkıya, kusmuğa, gözyaşına kadar bütün vücut sekrasyonlarında görülen bir virüs. Bu çıkartılara ya da bu çıkartıların değdiği yüzeylere temasla insanlara bulaştı. En korkuncu çok kolay bulaşması ve daha dayanıklı bir virüs olması. Hastalık Afrika kıtasında endemik sahasını oluşturmuş durumda ama insan hareketliliğiyle dünyayı tehdit etmektedir. Yakın temasla değen yüzeylerle bulaşabildiği gibi hava yoluyla da bulaşabilmektedir. Korunma yolları dezenfeksiyondan geçiyor. Afrika'da bu kadar kolay yayılmasının en önemli sebebi hijyen koşullarına uyulmamasıdır. Bu bölgede bir yandan hastalar tedavi edilirken bir yandan da insanlara hijyen koşulları öğretiliyor. Günbegün rakamlar değişmekte. Vaka sayısı 9 bini geçmiş durumda, ölüm oranları dünyada 5 bine yaklaşmış durumda. Vakaların hemen hemen tüme yakınının Afrika kıtasında olduğunu görüyoruz. Sağlık personeli risk altında. Tam donanımlı olmadan bu hastalar müdahale edilmemesi gerekiyor."
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Seher Musaonbaşıoğlu da hem hacdan hem endemik bölgelerden gelenlerin listesinin Türk Hava Yolları'ndan alınarak Sağlık Bakanlığı aracılığıyla aile hekimlerinin bilgilendirildiğini, bu kişilerin MERS için 14, Ebola için 21 gün izlendiğini söyledi.

Bu iki hastalık için de panik yapılmaması gerektiğini vurgulayan Musaonbaşıoğlu, "Dünya Sağlık Örgütü tarafından acil gündem ilan edildiği andan itibaren ülkemizde de her iki hastalığa özgü bilim kurulları oluşturuldu, tanımlar yapıldı. Yeterince önlem alındı ve alınmaya devam ediyor. Türkiye Kamu Hastaneler Kurumu tarafından bazı hastaneler belirlendi. Şüpheli vakalar belirli önlemler alınarak bu hastanelere sevk ediliyorlar. Halkımızın herhangi bir panik içinde olmaması gerekiyor. Ebola için şüpheli 28 vaka bildirildi ama bunlardan 2'si gerçek şüpheli vakaydı. Endemik ülkelerden gelmiş ve bu hastalığa özgü semptomları olan vakalardı ama ülkemizde vaka tespit edilmedi. O bölgede sıtma da yaygındır. Bu vakalarda sıtma tespit edildi" diye konuştu.

Kaynak: AA