İnsanı Klonlamak Hayvanı Klonlamaktan Daha Kolay

Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Tıbbi Genetik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haydar Bağış, teknik olarak bir hayvanı klonlamanın bir insanı klonlamadan daha zor olduğunu kaydetti.

İnsanı Klonlamak Hayvanı Klonlamaktan Daha Kolay
Prof. Dr. Haydar Bağış, teknik olarak bir ineği klonlamaktansa bir insanı klonlamanın çok daha kolay olduğunu ve bu bir laboratuvarda yapılabileceğini ifade etti.

Bilim ve teknolojinin iki ucu Keskin Bıçak gibi olduğunu belirten Haydar Bağış, “Bilim ve teknolojideki uygulamaları doğru, zamanında ve yerinde yapmak lazım. Bütün dünyada insan klonlamak, bu teknolojiyi kullanmak yasaklanmıştır. İnsan klonlamayı etik olarak doğru bulmuyorum. Eğer Einstein’ı klonlarsanız Einstein'ın klonu, görünüm olarak Einstein gibi olacaktır fakat Einstein'ın yetiştiği çevre ile klonunun yetiştiği çevre farklı olduğundan huy ve zeka olarak aynı olacağının garantisi yoktur. Zeka üzerinde çevrenin yüzde 60, genetiğin ise yüzde 40 etkisi vardır. Klon aynı yumurta ikizi gibi değildir, farklıdır, kopyadır” dedi.

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) hakkında görüşlerini aktaran Bağış, “Dünyada soyanın yüzde 90’ı, mısırın yüzde 70’i, pamuğun yüzde 50’si GDO’dur. Zaten GDO hayatımıza girmiş durumda. Ama Türkiye’de güzel bir şey var. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın bu konuda gerçekten güzel çalışmaları var. Biyogüvenlik kurulları oluşturuyor. Bilim kurulları oluşturdu. Ülkemizde GDO üretimi yasak. Amerika, Kanada gibi bazı gelişmiş ülkelerde bunlar serbest. Gelişmiş ülkelerde uygulanan teknolojilerin bizim ülkemizde de uygulanması lazım ki uygulanıyor. Dolayısıyla gelecekte açlık, kuraklık, sefalet, deprem gibi felaketlerle karşılaşabiliriz. Bu yüzden kritik teknolojileri elimizde bulundurmamız gerekiyor. Bununla ilgili yetkin insanların, yetkin araştırma gruplarının yetiştirilmesi lazım. Ama bunlar kontrollü bir şekilde yapılmalıdır. Eğer bu ürünler kontrolsüz dağınık bir şekilde üretilirse Türkiye için çok önemli olan endemik yapıyı tamamen bozabiliriz. Mesela siz soya veya ayçiçeği yetiştirdiniz. Ayçiçeği ile ilgili tozlanma olayı ve diğer olaylar değişecek. Ne olduğunu bilmeyeceğiz ve biz var olan genetik kaynağımızı da kaybetmiş olacağız. Bu nedenle teknolojilere mutlaka hakim olmaya çalışmalıyız. Bunla ilgili denemelerimizi, araştırma ve geliştirme çalışmalarımızı kapalı alanlarda yapmalıyız” diye konuştu.

Kaynak: İHA