3. Uluslararası Eğitim Forumu

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, insanların önümüzdeki dönemlerde 6 ayrı iş yaparak emekli olacaklarına dair öngörülerin olduğunu belirterek, "Dolayısıyla okul yapılanmasını da buna göre çeşitlendirmek zorundayız" dedi.

3. Uluslararası Eğitim Forumu
Türk Eğitim Derneği (TED) tarafından düzenlenen 3. Uluslararası Eğitim Forumu'nda 'eğitim siyaseti' masaya yatırıldı. TED Ankara Koleji İncek Kampüsü'nde düzenlenen forumun açılışına; Eski Meclis Başkanı Hikmet Çetin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Eski Devlet Bakanı Tınaz Titiz, TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, Avrupa Parlamentosu Parlamenteri Katarine Nevedalova ile çok sayıda eğitimci katıldı.

Programın açılışında konuşan Mustafa İsen, Türkiye'de eğitim konusunda konuşulacak çok şey olduğunu belirtti.

Dünyada belli başlı evrensel şikayet konularının olduğunu anlatan İsen, "Eğitim de her dönemde şikayet edilen ve her ülkede tartışma konusu olan bir konu. Bunu doğal karşılamak gerekiyor" diye konuştu.

İsen, Türkiye'nin kendine mahsus bir eğitim sisteminden 1770'li yıllarda kuşku duymaya başladığını ifade ederek, "O yıllardan günümüze kadar, dünyada hangi ülkede dikkate değer bir eğitim politikası gündeme geldiyse bunu ülkemize getirdik ve tatbik etmeye çalıştık. Çok başarılı olduğumuz söylenemez. Bana göre burada bir şeyi eksik bıraktık; programları getirmekle birlikte, programların arkasındaki felsefeyi ve zihniyet değişimini sağlayacak mekanizmayı yerleştiremedik. Bugün özellikle öğretmen yetiştiren kurumlarımızda, bu kurumsal zihni tavır devam ettiriliyor. Hatta Türkiye'de fen bilimleri, sosyal bilimlere göre belli ölçülere göre çağdaş dünyayla daha entegre bir görüntü sergiliyor olmakla birlikte, biz halen fen bilimleri alanında da bir zihniyet dönüşümünü okullarımıza taşıyamadık. Benzeri yapılanma devam ediyor" şeklinde konuştu.

Günümüzdeki okulların Sanayi Devrimi'yle beraber ortaya çıktığını anlatan İsen, "Ama bugün başka bir döneme giriyoruz. Bu evrildiğimiz dönemde okulun rolü de ciddi bir şekilde sorgulanıyor. Sanayi Devrimi'nde normal olarak insanlar mezun oldukları bir alanla ilgili olarak çalışmaya başlıyorlardı ve oradan emekli oluyorlardı. Öğretmen olarak başlayıp öğretmen olarak emekli oluyorlardı. Bugün artık örneklerini görmeye başladık. İnsanların önümüzdeki dönemlerde 6 ayrı iş yaparak emekli olacaklarına dair öngörüler var. Dolayısıyla okul yapılanmasını da buna göre çeşitlendirmek zorundayız" ifadelerini kullandı.

TED GENEL BAŞKANI PEHLİVANOĞLU: "KAMUOYUNA İLAN EDİLEN SBS, YGS, LYS SONUÇLARI OKULLARIN PİYASA DEĞERİNİ BELİRLİYOR"

Kamuoyuna ilan edilen Seviye Belirleme Sınavı (SBS), Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS), Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) sonuçlarının okulların piyasa değerini belirlediğini söyleyen Pehlivanoğlu, "Öyle ki, okullar piyasa değerini artırmak için çok farklı iletişim mecralarını kullanabilmektedir. Öğrencilerin gerçek ihtiyaçları yerine, aldıkları puanlar ve sınav performansları önemli hale gelmiştir. Başarılı öğrencilere verilen ödüller, sınav birincilerine televizyona çıkma karşılığında vaat edilen hediyeler, eğitimi piyasalaştırmanın somut göstergeleridir" diye konuştu.

Dershaneye gittiği halde sınavı kazanamayanların ayıplı eşya gibi kamuoyundan gizlendiğini belirten Pehlivanoğlu, şunları kaydetti: "Kazanan az sayıdaki öğrenci, reklamlar, ilanlar ve dev posterlerle şov dünyasına davet edilmektedir. Üstün zekalı, engelli, hiperaktif ve benzeri çocuklarımız eğitim adı altında zaman zaman pazarlama ve halkla ilişkilerin öznesi haline gelebilmektedir. Fırsat eşitliğinin sağlanamaması, kaynakların adil kullanılamaması mazeret olarak gösterilmektedir. Merkezi sınavların baskısı nedeniyle, sınıf atlamanın ve yoksullukla mücadelenin bir aracı olan eğitim, parası olanın daha kolay ulaşabildiği bir kurum haline gelmiştir. Özgür zihinlerin yaratıcısı olması gereken üniversiteler, devlet veya sermaye tarafından bütçelendirilmenin diyeti olarak, özgür ve özerk bir strateji izlemekte zorlanmaktadır. PISA ve TIMSS gibi sınavlar, ülkelerde kompleks oluşturarak, eğitim sistemlerinin tüketim ekonomisine eklemlenmesinde araç olarak kullanılabilmektedir. Müfredatlar giderek küresel ekonomilerin sürdürülebilirliğini sağlamaya yönlendirilmektedir. 21. yüzyıl becerileri 'insan olma' ekseninden dijital kapitalizm eksenine doğru kaymaktadır."
Eğitim için ulusal seferberliğin Türkiye'nin en acil meselesi olduğunu dile getiren Pehlivanoğlu, "Artık, tanklarla, parklarla, alt geçitlerle, köprülerle, fabrikalarla değil, yoksula fırsat eşitliği sağlayan, emeği öne çıkaran adil bir eğitim düzeniyle kendimizi ifade edebilmeliyiz" dedi

Türkiye'nin son 30 yıldır Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesinden eğitim yatırımına ayrılan bütçenin oranında ciddi bir artış gösteremediğini vurgulayan ve "Bize bir çıplak uyarıcı lazım. Bize 'kral çıplak' diyen biri lazım" diyen Pehlivanoğlu, "Belki de bize bir Sputnik lazım. 1957'de Ekim Devrimi'nin yıldönümünde Sovyetler Birliği Sputnik roketini uzaya gönderince, ABD eğitiminde büyük bir şok yaşanmıştı. 'Neden uzaya roket gönderen ilk ülke biz olamadık' dediler. Bu şokun sonucunda eğitimde yeni bir paradigmaya geçen ABD'nde büyük yatırımlar yapıldı. Bu yatırımlar o dönemler daha ziyade temel bilimler alanında yoğunlaştırıldı. Bu ivme Clinton, Bush ve Obama dönemlerinde artarak devam etmektedir. Türkiye'nin Sputnik'i ne olacak?" diye sordu.

Eğitim teorisi ve eğitim siyaseti konularına ilgi duyan tüm öğretmen, öğrenci, akademisyen ve basın mensuplarının katılımına açık ve ücretsiz olarak yapılan forumda, tüm katılımcılara birer 'katılım sertifikası' veriliyor. Etkinlik, TED'in veriye dayalı eğitim politikaları üretmek ve yaymak amacıyla kurmuş olduğu TEDMEM'in koordinasyonunda düzenlenen 27-28 Nisan 2013 tarihlerinde Ankara'da gerçekleştiriliyor
Kaynak: İHA