Ceyda Düvenci: “Motivasyonumu Yaşadığım Acılardan Alıyorum”

Ünlü sinema ve TV dizileri oyuncusu Ceyda Düvenci, yaşadığı acıları hatırlayarak kendini motive ettiğini söyledi.

Ceyda Düvenci: “Motivasyonumu Yaşadığım Acılardan Alıyorum”
Oyuncu Ceyda Düvenci, Bursa Gazeteciler Cemiyeti, Nilüfer Belediyesi ve Uludağ Üniversitesi’nin birlikte düzenlediği ‘Yüz Yüze Söyleşileri’ne konuk oldu. Basın Kültür Sarayı Uğur Mumcu Sahnesi’nde gerçekleşen söyleşinin moderatörlüğünü Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı yaptı. Düvenci, ülkeyi yönetenlerin Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu akıldan çıkarmamaları gerektiğini söyledi.

Düvenci, “Açık konuşmak gerekirse: Zor günlerden geçiyoruz. Hepimiz için geçerli bu. Öyle görünüyor ki daha da zor günler var önümüzde. Toplantıya gelmeden önce, Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nde gazeteci arkadaşlar sordular: Silivri olayları konusunda ne düşünüyorsunuz, diye. Ne düşünülebilir Silivri davaları konusunda? Siz ne düşünüyorsanız, onu düşünüyorum ben de. 2012 düşüncelerin bol olduğu, her şeyi tarttığımız, kararlar aldığımız, yollar çiziğimiz, kayıplar yaşadığımız, nefessiz kaldığımız bir yıl olmuştu, umarım 2013 öyle olmaz. Ama Silivri’de dün yaşanan olaylara baktığımız zaman çok da ümitli konuşamıyor insan. Fikirlerin özgürce savunulduğu, basının özgür bir ortamda ve hiçbir müdahale ile karşılaşmadan görevini yaptığı günlerin bir an önce geri gelmesini istiyorum. Aydın düşüncenin kısıtlanması, özgürlüklerin baskı altına alınması çok yanlış bana göre. Sizler için de öyle olması lazım. Bunlar hiç kimse için doğru değil. Yaşadığımız çağ için, özgürlükler çağı deniliyor. Buna karşı gelmek kimseye yarar getirmez. Bunun farkında olmamız lazım. Silivri’de insanlar düşünceleri yüzünden yatıyor. Akil insanları arıyorsak, bana göre asıl akil insanlar orada. Gazeteciler, aydınlar, üniversite hocaları var aralarında. Daha ne kadar yatacakları da belli değil. Akil insanlar denildiğinde aklımıza onlar gelseydi belki her şey daha kolay, daha güzel olurdu”.

Ceyda Düvenci, konuşmasının bundan sonraki bölümünde dinleyicilerden gelen bir soru üzerine şöyle konuştu: “Ben bir Atatürk çocuğuyum. Anneannem Atatürkçü bir öğretmendi. Bana Allah’a inanmayı, Allah’a dua etmeyi ve okumayı öğretti. Her akşam ayet-el kürsi okumam bir görev olduğu gibi, yarım saat kitap okumam da bir görevdi. Anneannem, verdiği ödevi takip eden insandı. İyi ki öyleydi. Bugün hem şükretmeyi, hem de olaylar üzerine etraflıca düşünmeyi ona borçluyum. Okumayı her bakımdan çok önemli buluyorum. Gençlere diyorum ki, ne düşünürseniz düşünün, ama altı kuvvetli düşünceleriniz olsun. Bunun için okumak şart. Okumadan altı kuvvetli düşüncelere sahip olmamız mümkün değil. Ne okuyacağız? Her şeyi okumak lazım: Kitapları, gazeteleri, dergileri ve farklı düşüncelerle yazılmış olanları…

Kadınlar bakımından okumak daha da önemli bana göre. Dünyada, kadına karşı şiddetin en çok uygulandığı ülkelerden birisi Türkiye. Kadınlar okuyup fikir ve düşünce sahibi insanlar olurlarsa, haklarını daha kuvvetle talep edebilir ve hakları için daha kuvvetle direnebilirler. Şiddeti önlemenin başka yolu yok. Kadınların okumadığı, okulda okusa da kitap okumadığı bir ortamda şiddeti önlemenin mümkün olacağına inanmıyorum ben. Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu kimse unutmasın!.Türkiye’yi yönetenler de, kadınlar da, kadınlara şiddet uygulayanlar da buru unutmasın. Atatürk bize böyle bir ülke armağan etmişse, bunu sonsuza kadar muhafaza etmek de bizim görevimiz. Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğunu unutursak, bunun hepimize ve herkese zararı olacağını iyi görmemiz lazım. Hukuk herkese lazımdır diyorlar ya; gerçekten gün gelir sığınacak başka hiçbir kapı kalmayabilir hukuk devletinden başka”.

“MOTİVASYONUMU ACILARDAN ALIYORUM”

Düvenci sözlerini şöyle sürdürdü: “Bana, ‘Bu motivasyonu, bu ne enerjiyi nasıl sağlıyorsun?’ diyorlar. Benim motivasyonum, yaşadıklarımdan, deneyimlerimden ve acılarımdan,evet, acılarımdan geliyor. Bir buçuk yaşındayken annemle geçirdiğim kaza; annemin görme yetisini o kazada kaybetmesi... Babamın, her şeyimizi kaybederek iflas etmesi... Elimizde bir tane bavulla Bursa’ya gelişimiz… Lise ikinci sınıfta iken bir hamburgercide çalışmaya başlamam. Sonra İstanbul’a gidişimiz…

İstanbul’da kızını gözden uzak tutmama arzusundaki babamın beni Dormen tiyatrosuna vermesi ve orada, hiç hayalimde bile yokken mesleğime adım atmam. Sonra kocaman bir insan olduğumda da çocuğumun hastalığı. Onun daha bir buçuk yaşındayken önemli bir rahatsızlığı olduğunu öğrenmem. Sizi de üzmek istemediğim için kişisel sorunlarıma girmek istemiyorum. İşte bunlar gibi birçok acı yaşantı, birçok üzüntü verici olay geçti hayatımdan. Bunlardan dolayı çok ağladım ve çok mutsuz oldum. Bir anne, çocuğunun hasta olduğunu öğrendiğinde ağlamaz mı? Ben de çok ağladım. Ama beni acılarım var etti. Gücümü bu acılardan aldım ben. Motivasyonumu da tevekkülümden, inançlarımdan, Allah’a inancımdan, acılarımla kendi kendime başa çıkmam gerektiğini kabul etmemden alıyorum. Dedim ki; sen seçildin! Bu acı senin! Başa çıkmak da sana düşer. Bu sınavı geçmek zorundasın. Şükrettim, Allah’tan yardım istedim yalnızca, başka hiç kimseden değil ve bütün bunlarla başa çıkarken güçlendim. Bu bakımdan gücümü, motivasyonumu ve enerjimi acılarımdan aldığımı söyleyebilirim. Çocukluğumdan beri yaşadığım birçok olay bunu öğretti bana. Şimi, şunu rahatlıkla söyleyebiliyorum: Beni bunlar, yani bu acılar var etti ve aynı zamanda da güçlendirdi”.

“BARIŞ SÜRECİNİN DEVAMINDAN YANAYIM”

Düvenci, Başbakan Erdoğan’ın “barış süreci veya Kürt açılımı” olarak nitelediği gelişmeler konusunda görüşünün sorulması üzerine, “Ben barıştan yanayım. Bir sanatçının barıştan yana olmasını yadırgamamak lazım. Bütün sanatçıların, yalnız sanatçıların da değil, hepimizin barışı savunmamız, savaşlara karşı çıkmamız lazım. Ben, barışın bir an önce olmasını istiyorum. Evlatlar ölüyor, biliyorsunuz. Gencecik, hayatın baharında evlatlarımız bunlar. Anne ve babaların yüreği yanıyor. Onlarla birlikte hepimizin de yüreği yanıyor. Başka türlü de olmaz zaten. Ölümlere üzülüyoruz. Her ocağa ateş düştüğünde bizim de ocağımıza ateş düşüyor. Her annenin yüreği gibi bizim de yüreğimiz yanıyor. Bütün anneler gibi bir an önce savaşın ve çatışmanın bitmesini istiyorum. Bunu istediğim için barışı getirmeye dönük girişimleri, kimden gelirse gelsin, destekliyorum ve inşallah başarılı olurlar diyorum ” dedi.

Barış sürecinde etkin rol oynamaları beklenen “akil adamlar” konusunda ne düşündüğünü soran bir dinleyiciye de, “Akil adamlar meselesini ne siz sorun ne ben söyleyeyim” şeklinde cevaplayan Düvenci, bu konuda ayrıntıya girmek istemedi .
Kaynak: İHA