Davutoğlu, Gündemi Değerlendirdi (2)

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Şimdi atılacak doğru adımlar, doğru tohumlar, emin olun bütün bu kriz süreci içerisinde atılacak doğru adımlar, doğru tohumlar, önümüzdeki bir kaç yüzyılı şekillendirecek" dedi.

Davutoğlu, katıldığı Kanal 7 televizyonundaki programda gündeme dair değerlendirilmelerde bulundu. Son günlerde yaşanan tartışmalarla ilgili konuşan Davutoğlu, "Ben bildiri okumam, bildiri okumak ilim adamına yakışmadığı gibi bildiri okumak savcıya hiç yakışmaz. İlim adamınının ilmi yozlaştırması ne kadar beyinleri, zihinleri yok ederse bir savcının bildiri okuyarak adalet aramaya kalkışması vicdanları yok eder" dedi.

Ahmet Davutoğlu, "Taşları yerine oturtmak lazım. Savcı savcılığını bilecek, yargı yargının o adalet temelli o büyük ve derin anlayışının sahibi olarak her zaman toplum vicdanını esas alacak, siyaset de -ki içinde bulunduğumuz için siyaset perspektifinden söylüyorum- objektif mekanizmalar içinde her zaman hukuki denetime açık olacak, yolsuzluklara karşı en çetin mücadeleyi yine içimizde muhasebe ederek nerede varsa üzerine giderek yapmak zorundayız. Bu bizim ahlaki ilkemiz. Yoksa ahlaktan soyutlanmış bir siyasetle milletin ve Allah'ın huzuruna varmaktan Allah'a sığınırım. Bu, hepimiz için böyledir. Eğer yanlışlık varsa ola ki insan doğası, biz melekler dünyasında yaşamıyoruz, yani İslamın Hristiyanlıktan bir farkı da şudur: Cenneti yeryüzüne getirmek gibi bir iddiamız yok. İnsanoğlunun ahseni takvim ile en güzel şekilde yaratıldığını biliyoruz ama esfele safilin olabilecek şekilde de bir nefse, bir enaniyete sahip olabildiğini biliyoruz ve bazen bunun örneklerini de görebiliyoruz etrafımızda. Her yerde ama bu sadece siyasette değil toplumsal hayatta da ilmi hayatta da ama esasa ki Bediüzzüman'ın burada çok önemli referansları var: Esasta işin asli olarak ne olduğu önemlidir. Eğer uygulamada hatalar varsa o esas yok edilemez. 10 yıl içinde bu milletin nasıl büyük bir özgüven kazandığı, bu Hizmet Hareketi de dahil olmak üzere dünya sathında sivil toplumumuzun, bırakın Türkiye sathında, 28 Şubat'ta Türkiye içinde ezilen sivil toplumun bizim dönemde dünyanın her yerinde nasıl seyyal bir hareketlilik içinde, insani yardım kuruluşları şeklinde, insan hakları örgütleri şeklinde, eğitim kurumları şeklinde dünyanın her yerine nasıl yayıldıkları ve bu yayılmanın arkasında nasıl güçlü bir siyasi otorite olduğu, tek bir sivil toplum kuruluşu, bu hizmet hareketi mensubu olur, başka hareket, dünyanın neresinde bir meseleyle karşılaşsa bana doğrudan ulaşırlar ve onları kurtaracak bir devlet gücünü devreye sokarız" diye konuştu.

Kendilerinden yardım isteyen vatandaşlara ideolojik görüşlerine bakmaksızın yardım ettiklerine işaret eden Davutoğlu, Greenpeace tarafından düzenlenen bir protesto gösteri sırasında gözaltına alınan Gizem Akhan'ın serbest bırakılması için Türkiye olarak başından beri olayın takipçisi olduklarını dile getirdi. Davutoğlu, "İdeolojik olarak ne düşünür, hükümetimize taraftar mıdır? Bu tartışmaları yapmayız biz. Devlet, bütün vatandaşını kucakladığı zaman devlettir. Devlet bu tür sosyal hareketliliklerin önünü açtığı zaman devlettir" dedi.

Davutoğlu şöyle devam etti:
"28 Şubat döneminde bir dernekten diğer derneğe gidemeyenler, efendim 'acaba bu sabah şu dershanemi, okulumu kim ve ne şekilde basıp, gelip kontrol edecek' korkusuyla gece yatıp ertesi güne bir sürü tedbir düşünenler, şu 10 yılın kıymetini bilmiyorlarsa ve asli olanı, yani bu 10 yılda elde edilen o büyük birikimi gözardı edip, varsa yanlışlıklar -ki bu yanlışlıklar ancak ve ancak özellikle yolsuzlukla ilgiliyse objektif bir soruşturma ve hukuki süreçten sonra tanımlanabilir, öncesinden hüküm konamaz, öncesinden insanlar toplum vicdanında mahkum edilemez. Şimdi bunu biz sağlarsak bütün bu yaşadığımız olumsuzluklar öyle bir iç muhasebenin önünü açarsa emin olun buradan büyük bir bereket çıkar."
- "Doğru adımlar önümüzdeki bir kaç yüzyılı şekillendirecek"
Davutoğlu, dış politikada kendisinin de bunu benimsediğini belirterek, "Bazıları 'bu kadar kriz arasında nasıl hala bu dinamizm içinde hareket ediyorsunuz, tebessüm yüzünüzden eksik olmuyor?' diyor çünkü ben şunu biliyorum: Böyle dinamik dönemlerde, yükseliş dönemlerinde krizler olacak. Krizlerin olmadığı bir dünya tahayyül edersek o zaman gidin bir an önce ya cennete ulaşmaya çalışın ya da çok uzak bir adada Robinson Crusoe gibi veya şimdiki istikrarlı İskandinav ülkelerindeki şeyler gibi oralarda siyaset yapın. Kriz olacak ama heyecan verici olan bu toplumda, onun için 11-13. yüzyıl diyorum, orada atılan doğru tohumlar 16. yüzyıl Osmanlısını kurdu ve orada 4-5 yüzyıl sürecek bir devlet geleneği kurdu. Şimdi atılacak doğru adımlar, doğru tohumlar emin olun, bütün bu kriz süreci içerisinde atılacak doğru adımlar, doğru tohumlar önümüzdeki bir kaç yüzyılı şekillendirecek" ifadesini kullandı.
"Her kriz bir fırsat oluşturur ama doğru refleks verdiğiniz zaman" diyen Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yani hükümetimiz ve istifa eden arkadaşlarımız 'yok biz haklıyız, Sayın Başbakanımız 'hukuki süreçleri kabul etmiyoruz' demiş olsa yanlış olurdu. Çok açık söylüyorum: Benimle ilgili olsa da yanlış olur ama ne yaptılar, istifa ettiler, her biri dedi ki 'her türlü hesaba açığım'. Sayın Başbakanımız ne dedi: 'Kardeşim olsa, devletin malına dönük bir yanlışı olanı affetmem' dedi.

Eğer böyle bir savunma refleksi içinde davranılmış olsaydı siyaset de hata yapardı ama hukuki süreçler açıkken, yürüyebilecekken, Türkiye'nin -ki bunu daha detaylı da konuşmamız gerekir- Türkiye'nin son 10 yıldır elde ettiği birikimi bir anda heba edip 12 yıl öncesini, ekonomik kriz yaşayan, dünyadaki iddiasını kaybetmiş, siyasi meşruiyetini halktan değil de şu veya bu çevrelerden alan veya içerdeki meşruiyetten daha çok dışarda meşruiyet arayan ve bir iki dış ziyaret yaptığında iktidara gelebileceğini zanneden, 37 yıl sonra dış ziyaret yapmaya meraklı olanları da içine koyarak söylüyorum bunu, bu yolla olmaz."
(Sürecek)
Kaynak: AA